Ottoman Turkish
KAZİFE : Ottoman Turkish
Sövdükleri söz. * Attıkları nesne
KAZİM : Ottoman Turkish
(C.: Kazmân-Kazam) Gümüş. * Yazı yazmada kullanılan beyaz deri. * Davara verdikleri arpa
KAZİME : Ottoman Turkish
(Bak: Kâzıme)
KAZİYE : Ottoman Turkish
hüküm
KAZİYE (KAZİYYE) : Ottoman Turkish
Man: Hüküm. Bir hükmü ifâde eden kelâm. * Karar. Fikir. İfâde. * Hak veya bâtıl mâna ifade eden söz. * Hükmeylemek. * Hükümet
KAZİYE-İ BEDİHİYYE : Ottoman Turkish
"Man: Delil ile isbata muhtaç olmaksızın, aklın cezmen hüküm ve tasdik eylediği hüküm. Bu iki kısma ayrılır:
Kaziye-i bedihiyye-i akliyye: Aklın hârice danışmayarak ve havassın (hislerin) tavassut ve yardımına muhtaç olmayarak tasdik eylediği kaziyeye denilir ki; akıl mücerret mevzu ve mahmulünü tasavvur edince beyinlerindeki nisbet-i hükmiyeyi cezmen tasdik ediverir ve bunlara Ulum-u müteârife denir. Bu da ya evveliye veya fıtriyye olur.
Kaziye-i bedihiyye-i akliyye-i evveliye: Aklın mücerret tarafeyni tasavvur ile beynindeki nisbet-i hükmiyeyi cezmen tasdik ettiği kaziyyeye denir. (L.R.)"
KAZİYE-İ BEDİHİYYE-İ FITRİYYE : Ottoman Turkish
Man: Aklın tarafeyni tasavvur ederken zihinde hâzır olan bir hadd-ı vasat vâsıtası ile nisbet-i hükmiyyeyi cezmen tasdik eylemesinden ibaret olan kaziyyeye denir
KAZİYE-İ CEHLİYYE : Ottoman Turkish
Man: Esası cehl üzere mebni olan bâtıl kaziyyedir. (L.R.)
KAZİYE-İ CÜZİYYE : Ottoman Turkish
"Man: Hükmü, mevzuun bazı efradına şamil olan kaziye. ""Bazı şeyler serttir."" gibi."
KAZİYE-İ HAMLİYYE : Ottoman Turkish
"Man
Mahmulün (yâni, haberin), mevzua (yani mübtedaya) sübut veya nef'i ile hükmü hâvi olan kaziyye. Tabir-i diğerle: Mahmulün mevzua kayıtsız ve şartsız olarak isnad olunduğu kaziyyeye denir. ""Dünya fânidir"" gibi."
KAZİYE-İ İHTİMALİYYE : Ottoman Turkish
Man: Bir şeyin olması veya olmaması mümkün olmak ihtimâli üzerine bina olunan kaziyye
KAZİYE-İ KÜLLİYE : Ottoman Turkish
"Man: Hüküm mevzuunun cemi efradına şâmil olan kaziyye. ""İnsanların cümlesi nâtıktır"" gibi."
KAZİYE-İ MA'DULE : Ottoman Turkish
"Man: Selb, ya mevzuundan ya mahmülünden ikisinden cüz' olan, yâni kendinde hem isbat ve hem de nefiy kaziyyelerdir. ""Nefs-i nâtıka gayr-i mürekkebdir"" gibi."
KAZİYE-İ MAHKÛMUN BİHÂ : Ottoman Turkish
(Bak: Kaziye-i muhkeme)
KAZİYE-İ MAHSUSA : Ottoman Turkish
"Man: Mevzuu yalnız bir fertten ibaret olup da hüküm onun üzerine olan kaziyyedir. Buna Kaziye-i şahsiyye dahi denir. ""İstanbul en büyük şehirlerin birincisidir"" gibi."
KAZİYE-İ MAKBULE : Ottoman Turkish
Kabule mazhar olmuş hüküm ve iddia. İtimad edilir zâtların söyledikleri ve bu itimada binâen kabul edilen kaziyye
KAZİYE-İ MEVHUME : Ottoman Turkish
Man: Mâkul işler üzerine kuvve-i vâhimenin hükmeylediği kâzib kaziyyedir
KAZİYE-İ MEŞHURE : Ottoman Turkish
Man: Herkesce sâbit olduğu hasebiyle hükmolunan kaziyye
KAZİYE-İ MUHAYYELE : Ottoman Turkish
Man: Kizb olduğu mâlum iken nefsin ya münbasit ya münkabız olduğu kaziyye. Hayali olan hüküm
KAZİYE-İ MUHKEME : Ottoman Turkish
"Tam, sağlam hüküm. Temyizin tasdikinden geçmiş, değişmez hâle gelmiş mahkeme kararı ki, böyle bir karara mazhar olan herhangi birşey hakkında tekrar dava açılamaz; dâva mevzuu yapılamaz. Aksi takdirde kanun namına kanunsuzluk yapılmış olur. Buna ""Kaziye-i mahkumun bihâ"" da denir. (Bak: Muhkem kaziyye)"
KAZİYE-İ MUTLAKA : Ottoman Turkish
Man: Hiçbir ihtimâl gösterilmeyip, bir şeyin şöyle olduğuna veya olmadığına açıktan açığa hükmolunan kaziyye'dir
KAZİYE-İ MÜMKİNE : Ottoman Turkish
Mümkün olan hüküm, kaziyye.(Meselâ: Kim iki rekât namazı filan vakitte kılsa, bir hac kadardır. İşte iki rekât namaz bazı vakitte bir hacca mukabil geldiği hakikattır. Herbir iki rekât namazda bu mâna külliyet ile mümkündür. Demek şu nevideki rivayetler vukuu bilfiil dâimi ve külli değil, zira kabulün madem şartları vardır. Külliyet ve daimilikten çıkar. Belki ya bilfiil muvakkattır, mutlaktır, veyahut mümkinedir, külliyedir. Demek şu nevi ehadisteki külliyet ise, imkân itibariyledir... S.)
KAZİYE-İ NAZARİYYE : Ottoman Turkish
Man: Aklın bir delil ile tasdik eylediği kaziyye. Delilinin mukaddematı yakiniyyattan ise, yakiniyye'dir ve illâ zanniye olur
KAZİYE-İ SÂLİBE : Ottoman Turkish
"Man: Mevzuun mahmulünden selbiyle hükmolunan, yâni; bir şeye nefi ile hükmeyleyen kaziyye'dir. ""Kamerin ziyası kendinden değildir"" gibi."
KAZİYE-İ TAKLİDİYYE : Ottoman Turkish
Man: Mücerred. Başkasından duymakla hükmolunan kaziyye
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani