Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KAYZ : Ottoman Turkish

Yaz mevsiminin en sıcak zamanları

KAYID : Ottoman Turkish

"(C.: Kıvâd-Kâde-Kavâyid) Çekici, çeken. * Çavuş. * Koyunların önünde yürüyen ""kösem"" dedikleri koyun."

KAYIF : Ottoman Turkish

Ferasetle bir kimsenin nesebini bilen kişi

KAYIM : Ottoman Turkish

Durucu, duran. * Kılıç kabzası

KAYIN : Ottoman Turkish

Kadının veya kocanın erkek kardeşi

KAYINÇO : Ottoman Turkish

Kayın. Kayınbirader

KAYISA : Ottoman Turkish

(C.: Kavâsi) Derenin son bulduğu yer

KAYIT : Ottoman Turkish

yazma, bağ

KAZ' : Ottoman Turkish

Kesmek. * Kahretmek. * Çiğnemek. * Fuhşiyat söylemek. Sövmek

KAZA : Ottoman Turkish

"Birdenbire olan musibet. Beklenmedik belâ. * Vaktinde kılınmayan namazı sonradan kılmak. * Allah'ın takdirinin ve emrinin yerine gelmesi. * Hâkimlik, hâkimin hükmü. * İstemeden yapılan zarar. * Hükmeylemek, hüküm. * Bir şeyi birbirine lâzım kılmak. * Beyan eylemek. * Ahdini yerine getirmek. * Ödemek, edâ etmek. * İcab. * Ölüm. (L.R.) * Şeriat hâkimi olan Kadı'nın hükümetinin hududu olan memleket. (Yâni, eskiden bir hâkimin şeriat şeriat namına da'valara baktığı memlekete ""kaza merkezi"" denirdi.)Fık: İnsanlar arasında vuku bulan dâva ve muhasamayı şer'î hükümler dairesinde fasletmek, halletmek.(Fetvanın kazadan farkı, mevzuu âmdır; gayr-i muayyendir, hem mülzim değil. Kaza ise; muayyen ve mülzimdir.)"

KAZA' : Ottoman Turkish

Çocukların başını traş edip, bazı yerlerinde kısım kısım saç bırakmak

KAZA-İ HÂCET : Ottoman Turkish

İhtiyacını gidermek. * Büyük abdest bozmak

KAZA-İ ŞEHVET : Ottoman Turkish

Şehvet ihtiyacını gidermek. Cinsî münasebet (ki, insanlar arasında nikâh olmadıkça haramdır.)

KAZA-ZEDE : Ottoman Turkish

Kazaya uğramış, başına felâket gelmiş

KAZAA : Ottoman Turkish

Bulut parçası

KAZAB : Ottoman Turkish

Katılık, şiddet

KAZABE : Ottoman Turkish

Kesinti. Bağ ağacından ve diğer ağaçtan kesilen parçalar

KAZAEN : Ottoman Turkish

Kaza olarak, tesadüfen. İstemiyerek. Bilerek değil. Beklenmedik halde

KAZAET : Ottoman Turkish

Ayıp, âr. * Fesad

KAZAHA : Ottoman Turkish

(Kazâ. dan) Kazalar. İlçeler. Kaymakamlık idareleri

KAZAK : Ottoman Turkish

Her kavmin askerliğe, akın ve çapula ayrılmış efradı. * Çarlık Rusyasında ayrıca bir sınıf teşkil eden sipahiye benzer süvari askeri

KAZAL : Ottoman Turkish

(C: Kuzul-Akzile) Başın arka tarafı

KAZAM : Ottoman Turkish

şey

KAZAN (KEVZÂN) : Ottoman Turkish

Semiz şişman kimse

KAZAN KALDIRMAK : Ottoman Turkish

t. Yeniçerilerin isyanı münasebetiyle kullanılan bir tabirdi. Yeniçeriler isyan ettikleri zaman yemek pişirilen kazanlarını da, toplandıkları At Meydanı'na getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir. Sonradan da devlete karşı koymağa kalkanlar hakkında kullanılırdı. (O.T.D.S.)