Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KAVLEN : Ottoman Turkish

sözle

KAVLİRÂCİH : Ottoman Turkish

üstün bulunan söz

KAVLİYYAT : Ottoman Turkish

Kaviller, kuru lâflar, boş sözler

KAVLÎ : Ottoman Turkish

Sözle alâkalı. Söz niteliğinde

KAVM : Ottoman Turkish

(Kavim) Bir peygambere tâbi ve bağlı insan topluluğu. Aralarında dil, âdet, örf, kültür birliği olan cemâat, topluluk. Millet. Bir işe başlamak. * Pazar kurmak. * Müşteri ile anlaşmak

KAVM : Ottoman Turkish

kavim, aynı ırka mensub olanların oluşturduğu topluluk

KAVM-İ MAHSUR : Ottoman Turkish

Nüfusu yüz kişiden az olan köy halkı

KAVMİYET : Ottoman Turkish

Kavimcilik. Milliyetçilik. Bir kavmin hususiyetleri

KAVMİYET : Ottoman Turkish

kavimlik

KAVMİYETEN : Ottoman Turkish

kavim olma bakımından

KAVMİYETÇİLİK : Ottoman Turkish

İslâmiyetin âyet-i kerime ve hadis-i şerifle men'ettiği, soy sop üstünlüğü ileri sürerek, kendi kavminden olmayanlardan ayrılmak ve onları hakir görmek. (Bak: Asabiyet-i câhiliye)

KAVMİYETÇİLİK : Ottoman Turkish

ırkçılık, olumsuz milliyetçilik

KAVMÎ : Ottoman Turkish

Kavme âit, kavimle alâkalı

KAVNES : Ottoman Turkish

(C.: Kavânis) Atın iki kulağı arası. * Başa giyilen miğferin tepesi

KAVRA : Ottoman Turkish

Geniş yer

KAVS : Ottoman Turkish

Yay. * Eğri, yay biçiminde olan şey. * Dokuzuncu burcun adı

KAVS : Ottoman Turkish

yay, eğri

KAVS-PARE : Ottoman Turkish

f. Küçük yay, küçük kavs

KAVS-I KUZAH : Ottoman Turkish

(Kavs-i kuzeh) Gök kuşağı. Alâim-i semâ. Ebem kuşağı

KAVSAF : Ottoman Turkish

Kadife

KAVSARRA : Ottoman Turkish

Kamıştan yapılan hurma sepeti. * Şeker yükü

KAVSEYN : Ottoman Turkish

İki yay

KAVSEYN : Ottoman Turkish

iki yay

KAVSÎ : Ottoman Turkish

Yay biçiminde olan, yay gibi olan

KAVSIKUZEH : Ottoman Turkish

gökkuşağı