Turkish Risale
MUTAYTA : Turkish Risale
Sallana sallana kibirlenerek yürüme. İzzetli ve kibirli yürüme
MUTAYYEB : Turkish Risale
(Tayyib. den) Güzel kokular sürünmüş. * Gönlü hoş edilmiş, sevindirilmiş, taltif olunmuş
MUTAYYEN : Turkish Risale
Balçıklanmış, sıvanmış
MUTAYYİBEN : Turkish Risale
Güzel kokular sürünmüş olarak. * Sevindirilerek, gönlü hoş edilerek
MUTAZACCI' : Turkish Risale
Üşengeç, tenbel
MUTAZACCIR : Turkish Risale
Sıkıntılı. İçi sıkılan. Rahatsız
MUTAZALLİL : Turkish Risale
(Zıll. den) Gölgede oturan, gölgede bulunan, gölgelenen. * Korunan, muhafaza ve himaye olunan
MUTAZALLİM : Turkish Risale
(C.: Mutazallimîn) (Zulm. den) Kendisine yapılan haksızlık ve zulümden şikâyet eden, sızlanan
MUTAZALLİMÂNE : Turkish Risale
(Zulm. den) Kendine yapılan zulüm ve haksızlıkdan dolayı sızlanan kimseye yakışır şekilde
MUTAZALLİMÎN : Turkish Risale
(Mutazallim. C.) (Zulm. den) Sızlananlar. Kendilerine yapılan haksızlık ve zulümden dolayı şikâyet edenler. Tazallüm edenler
MUTAZAMMIN : Turkish Risale
İçine alan, tazammun eden. * Üstüne alan. Tazmini kabul eden. * Muhit ve müştemil olan
MUTAZANNİ : Turkish Risale
(Mutazannin) (Zan. dan) Zan ile iş gören
MUTAZARRI' : Turkish Risale
Tazarru eden. Alçak gönüllülük eden. * Bir şeye gizlice varıp yaklaşan. * Can ve gönülden tezellül ile yalvaran. * Noksan ve kusurlarını bilerek kibirden, büyüklenmekten çekinip tevazu eden
MUTAZARRIF : Turkish Risale
(C.: Mutazarrıfîn) (Zarf. dan) Zarafet taslayan, tazarruf eden
MUTAZARRIFÎN : Turkish Risale
(Mutazarrıf. C.) (Zarf. dan) Zariflik taslayanlar, tazarruf edenler
MUTAZARRIR : Turkish Risale
Zarar ve ziyana uğrayan, zarar görmüş olan
MUTAZARRIÂNE : Turkish Risale
f. Kendi kusurlarını bilerek, ihtiyacını anlayarak, tevazu ile niyaz ederek, yalvararak
MUTAZARRİÎN : Turkish Risale
(Mutazarrı'. C.) Yalvaranlar, tazarru' edenler, yalvarıp yakaranlar
MUTAZAVVI' : Turkish Risale
Güzel kokusu etrâfa yayılan
MUTBAKA : Turkish Risale
(Bak: İtbak)
MUTBEİN : Turkish Risale
Çukur yer. * Kalbi karar etmiş kişi, mutmain
MUTBİK(A) : Turkish Risale
(Tıbk. dan) Genel ve umumi olan. Değişmeyip devam eden. Bütün. Tam. * Bir şeyin etrâfını örten, bürüyen
MUTE HARBİ : Turkish Risale
Mute, Şam'a bağlı, Kudüs'e iki konak mesafede bir yerdi. Mute harbi müslümanlarla Rumlar arasında vuku bulan muharebelerin başlangıcıdır. Sebebi de Peygamber'in elçisinin öldürülmesidir. Resul-ü Ekrem Busrâ emiri Şürahbil bin Amr'e, ashâbından Hâris bin Umeyr ile bir mektub göndererek İslâma dâvet etmişti. Hâris, Mute'den geçerken Şürahbil'e tesadüf edip, elçi olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Şürahbil, Haris'i küstahça öldürdü. Şimdiye kadar Resul-ü Ekrem'in elçilerinden hiç birisinin hayatına taarruz edilmemişti. Bunun üzerine Resul-i Ekrem üç bin kişilik bir kuvvet hazırlayıp azadlı kölesi Zeyd bin Hârise'nin komutasında gönderdi.Resul-ü Ekrem
"Şâyet Zeyd şehid olursa komutanlığı Cafer alsın, Cafer de şehid düşerse Abdullah bin Revaha komutan olsun!" buyurdu. Ve ordunun Hâris bin Umeyr'in şehid edildiği Mute kasabasına kadar gitmesi ve orada Şürahbil ile tabiiyetinin İslâma dâvet olunması, kabul ederlerse ne âlâ, kabul etmezlerse harbedilmesi Resul-ü Ekrem'in emirleri cümlesindendi. Peygamber Efendimiz bu küçük ordusunu "Seniyetülveda
Ayrılık tepesi" mevkiine kadar uğurladı.Öbür tarafta Şürahbil de bu hareketten haberdar olarak, vaziyeti tâbi olduğu Kayser Hirakl'e bildirdi. Aynı zamanda Şurahbil, Vâil Beni Bekir, Lahim, Cüzam gibi Arap kabilelerinden yüz bin kişilik büyük bir kuvvet hazırladı. İmparator Hirakl de bu işe önem vererek Belka'daki Meab şehrine kadar geldi. Nihayet iki ordu karşılaştı. Bu muazzam ordu karşısında üç bin kişinin ne ehemmiyeti olabilirdi. Fakat dönmek de müşkildi, felâketi mucibdi. Bu sebeple Zeyd bin Hârise hemen harbe atıldı. Zeyd şehid oldu, sancağı Cafer aldı. Muharebe meydanında hârikalar gösterdi, sağ eli kesildi, sancağı sol eliyle tuttu. O da kesilince kesilmiş kollarıyla sancağa sarıldı. En sonunda Cafer de şehid edildi. Sonra sancağı, Abdullah bin Revâha aldı, şiirler okuyarak harbetti, o da şehid edildi. Bunun üzerine orduda umumi bir panik başgösterdi. Fakat Halid bin Velid askeri önledi, bu paniğin dehşetini anlattı. Bütün mucahidlerin reyleriyle komutan seçilerek sancağı eline aldı. Akşama kadar harbedildi. Mahir bir komutan olan Halid bin Velid, askeri yeni nizamda tertibledi. Sağ cenah mücahidlerini sola, soldakileri sağa, öndekileri arkaya ve arkadakileri de öne aldı. Bu suretle düşmanın her fırkası, karşısında yeni kuvvet görüyor ve İslâm ordusuna imdat geldiği zannında bulunuyordu. Bunun üzerine Halid, şiddetli hücumlar yaparak düşmanı bozdu, düşmana bir hayli telef verdirdi. Düşmanın bu panik ve bozgunundan istifade ederek askerleri geri çekti ve bir bozguna uğratmadan muntazam ricat ederek sâlimen Medine'ye getirdi. (S.B.M.)
MUTEMİDÂNE : Turkish Risale
f. Bağlanarak, güvenerek. İtimâd etmek sureti ile
MUTEZİR : Turkish Risale
Özür dileyen. İtizâr eden. Özürü makbul olan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani