Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
KEBBAH : Turkish Risale

Gönden bardak ve matara diken kimse

KEBBAN : Turkish Risale

Büyük terâzi. Kantar

KEBBE : Turkish Risale

İzdihamlık, kalabalık. * Cenk ve kıtal içinde sür'at etmek. Savaşta acele hareket etmek

KEBC : Turkish Risale

Davarı durdurmak için dizginini çekmek

KEBE : Turkish Risale

Çobanların ve köylülerin giydikleri yünden bir nevi aba

KEBED : Turkish Risale

Ciğer ağrısı. * Kara ciğer. * Meşakkat. Şiddet. Mihnet. * Karnın şişmesi

KEBEL : Turkish Risale

Kısa

KEBG : Turkish Risale

f. Keklik

KEBKEB(E) : Turkish Risale

f. Ayak patırtısı

KEBKEBE : Turkish Risale

Yüz üstüne düşürme. * Çukur bir yere döne döne düşme

KEBL : Turkish Risale

Bağlamak. * Kovanın ağzını iki kat edip dikmek

KEBN : Turkish Risale

Kova ağzını iki kat edip dikmek. * Udul etmek, dönmek, vazgeçmek. * Besili ve semiz olmak. * Kaybetmek

KEBS : Turkish Risale

Çukur bir yeri doldurup düzeltme. * Bir cins hurma. * Misk hokkası

KEBSE : Turkish Risale

Beraberlik, eşitlik, müsavat. * Ebucehil karpuzu

KEBT : Turkish Risale

Zelil etmek, hor hakir etmek. * Sarfetmek, harcamak

KEBUD : Turkish Risale

f. Mavi. Gök rengi

KEBUDFÂM : Turkish Risale

f. Gök renginde olan. Mavi renkli

KEBUDÎ : Turkish Risale

f. Mâvilik

KEBUTER : Turkish Risale

f. Güvercin

KEBUTER-BÂZ : Turkish Risale

f. Güvercin besleyen, yetiştiren, satan kimse

KEBUTER-İ NAME-BER : Turkish Risale

Posta güvercini. Mektup götüren güvercin

KEBUTERÂN : Turkish Risale

(Kebuter. C.) Güvercinler

KEBV (KEBVE) : Turkish Risale

Davarın, başını vücuduna sürçmesi. * Çakmak çöngelip ateşi çıkmaz olmak. * Görmek. * Kabın içindekini dökmek. * Ateşi kül bürüyüp örtmek

KEBİB : Turkish Risale

Darı

KEBİCEK : Turkish Risale

Kış otu