Turkish Risale
KAZİYE-İ MÜMKİNE : Turkish Risale
Mümkün olan hüküm, kaziyye.(Meselâ: Kim iki rekât namazı filan vakitte kılsa, bir hac kadardır. İşte iki rekât namaz bazı vakitte bir hacca mukabil geldiği hakikattır. Herbir iki rekât namazda bu mâna külliyet ile mümkündür. Demek şu nevideki rivayetler vukuu bilfiil dâimi ve külli değil, zira kabulün madem şartları vardır. Külliyet ve daimilikten çıkar. Belki ya bilfiil muvakkattır, mutlaktır, veyahut mümkinedir, külliyedir. Demek şu nevi ehadisteki külliyet ise, imkân itibariyledir... S.)
KAZİYE-İ NAZARİYYE : Turkish Risale
Man: Aklın bir delil ile tasdik eylediği kaziyye. Delilinin mukaddematı yakiniyyattan ise, yakiniyye'dir ve illâ zanniye olur
KAZİYE-İ SÂLİBE : Turkish Risale
Man: Mevzuun mahmulünden selbiyle hükmolunan, yâni; bir şeye nefi ile hükmeyleyen kaziyye'dir. "Kamerin ziyası kendinden değildir" gibi
KAZİYE-İ TAKLİDİYYE : Turkish Risale
Man: Mücerred. Başkasından duymakla hükmolunan kaziyye
KAZİYE-İ YAKÎNİYYE : Turkish Risale
Man: Yakîni ifade eden kaziyyeye denir. Ya bedihiyye veya nazariyye olur
KAZİYE-İ ZANNİYE : Turkish Risale
Man: Karineler ve emârelerden alınmış olan kaziyyeye denir ki; akıl galip zan ile hüküm eylerse de, onun nakzını dahi tecviz eder, bu cihetle zanniyatın cümlesi nazaridir
KAZİYE-İ ZARURİYYE : Turkish Risale
Man: Tasdikat-ı akliyyeden olmakla zıddı mümkün olamıyacak surette kat'i olan bir nevi kaziyyedir
KAZİYE-İ İHTİMALİYYE : Turkish Risale
Man: Bir şeyin olması veya olmaması mümkün olmak ihtimâli üzerine bina olunan kaziyye
KAZİYE-İ ŞARTİYYE : Turkish Risale
Man: İki cümleden ibâret, fakat bunlardan birinde olan hüküm diğerinde gösterilen şarta mütevakkıf olan, yâni; aralarında mülâzemet ve irtibat bulunan kaziyedir
KAZİYE-İ ŞARTİYYE-İ MUTTASILA : Turkish Risale
Man: Mevzu ile mahmulü birer cümle olmakla, birinde bir şeyin üzerine olunan hüküm, diğerinde gösterilen şarta mütevakkıf olan kaziyyedir. (Eğer bir cisim ağır ise, bir yere yerleştirilmedikçe düşer gibi.)
KAZİYE-İ ŞARTİYYE-İ MÜNFASILA : Turkish Risale
Man: Mahmulü birden fazla olmakla bu mahmulllerin biri elbette mevzua isnad olunmak lâzım geldiğine hükmolunan kaziyyedir. (Adet ya tektir, ya çifttir) gibi
KAZİZ : Turkish Risale
Ufak taşlar, taş parçaları. * Topluluk, cemaat
KAÎD : Turkish Risale
(C.: Kavayid) Çekirge. * Ulu, yüce kişi
KAÎR : Turkish Risale
Daha derin, çok derin
KAÎS : Turkish Risale
Çok yağmur
KAĞITHANE : Turkish Risale
Kâğıt fabrikası. * İstanbul'da vaktiyle böyle bir fabrikanın bulunduğu yerdeki mesire
KAĞNI : Turkish Risale
(Kağlı) İki tekerleri dingille sâbit öküz arabası
KAİB : Turkish Risale
(C.: Kevâib) Tomurcuk memeli kız
KAİBE : Turkish Risale
Hüzün ve gamdan perişan olmak
KAİD : Turkish Risale
(A, uzun okunur) Süren. Sevkeden. * Koyunların önünden giden ve "Küsem" denilen koyun. * Yedeğine alıp çeken. Çavuş. Serasker, kumandan. * Sıradağ. * Geniş ark
KAİD-ÜL CEBEL : Turkish Risale
Dağın çıkıntısı, burnu
KAİD-ÜL CEYŞ : Turkish Risale
Orduyu, askeri idare ve sevkeden. Kumandan. Serasker
KAİDAN : Turkish Risale
(Kaid. C.) Kumandanlar, komutanlar, seraskerler
KAİDE : Turkish Risale
Esas. Temel. Düstur. Nizam. Yol. Ayaklık. * Dip taraf. * Bir şeyin meydana gelmesine şart ve düstur olan husus. * Bir ilim ve fennin düsturlarından her biri. * Fık: Hayızdan ve çocuktan kesilmiş kadın
KAİDE-İ KÜLLİYE : Turkish Risale
Açık ve sarih olan kaide ve hüküm. Herşey hakkında tatbik edilebilen, umumi kaide
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani