Turkish Risale
LA'NETULLAH : Turkish Risale
"Allah lânet eylesin" mânâsında beddua
LA'NETULLAHİ ALEYH : Turkish Risale
Allah'ın lâneti onun üzerine olsun
LA'SA : Turkish Risale
Dudağının rengi az siyâha yakın olan kadın. (Müz: El'as)
LA'T : Turkish Risale
Sakınmak, sakındırmak
LA'V : Turkish Risale
Ahlâkı yaramaz kişi. * Haris adam
LAAHLÂKÎ : Turkish Risale
Ahlâk dışı. Terbiye hârici
LAAKALL : Turkish Risale
En az. Hiç olmazsa.(Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı, yarın ise; senin elinde sened yok ki, ona mâliksin. Öyle ise; hakiki ömrünü bulunduğun gün bil. Lâakall günün bir saatini ihtiyat akçesi gibi hakiki istikbal için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviyye olan bir mescide veya bir seccadeye at. S.) Yani beş vakit namazı kıl
LAALETTAYİN : Turkish Risale
Gelişigüzel. Ayırd etmeksizin. Rastgele
LAALGUN : Turkish Risale
f. Kırmızı renkte. Al renkte
LAALLE : Turkish Risale
Arabçada olması mümkün şeyler için kullanılır. Ola ki, umulur, ümid edilir, umulur ki mânâlarınadır. Ümide veya endişeye delâlet eder. (Bak: İnne)
LAALİK : Turkish Risale
Doğrulukla kalkıp durmak
LAANALLAH : Turkish Risale
Allah lânet etsin
LAANE : Turkish Risale
Lânet etti. (mânâsına fiil.)
LAAS : Turkish Risale
Çok yemek, çok içmek
LABE : Turkish Risale
f. Yalvarma, yaltaklanma, dalkavukluk etme. Acz gösterme. * Bu yolda söylenen söz
LABE'S : Turkish Risale
Beis yok, zararsız
LABÜDD : Turkish Risale
Çok lâzım. Elzem. Gerekli. * Her halde. Mutlaka. Muhakkak. * Ayrılık yok
LABİRENT : Turkish Risale
Fr. Bir defa içine girildiğinde çıkış yolu çok güçlükle bulunabilen bina. * Çok karışık ve birbirini kesen yol
LABİS : Turkish Risale
Giyinmiş. Giyen
LABİŞARTIN : Turkish Risale
(Lâ bişartın) Kayıtsız şartsız. Bir şarta dayanmaksızın.LABORATUVAR
Fr. İlmî ve sınaî çalışma ve araştırmalar yapmak için çeşitli cihaz ve malzemelerin bulunduğu yer
LAC : Turkish Risale
Dar şey. Geniş ve bol olmayan nesne
LACEREM : Turkish Risale
şüphesiz, elbette, besbelli. * Nâçar, zaruri
LACEVAB : Turkish Risale
Cevapsız. Cevapdışı
LACEVERD : Turkish Risale
Lacivert. * Koyu mavi renkte değerli bir süs taşı
LACEVERDÎ : Turkish Risale
f. Lacivert renkte
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani