Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
LAGİYE : Turkish Risale

Edebe aykırı ve fena söz

LAH' : Turkish Risale

(Gövde) sülpük ve sarkık olmak

LAHA : Turkish Risale

f. Yama

LAHAMET : Turkish Risale

Semizlik, etlilik, şişmanlık

LAHAN : Turkish Risale

Bozulup kokmak

LAHB : Turkish Risale

Sür'atle gitmek. * Eti kemikten ayırıp soymak

LAHC : Turkish Risale

Dar olmak. * Bir nesne, kabında paslanıp çıkmamak

LAHD (LUHD) : Turkish Risale

(C.: Lühud) Mezar. Üstü yükseltilerek yapılan mezar. * Eğilmek. * Bir tarafına meyilli olan çukur

LAHE : Turkish Risale

f. Yama

LAHF : Turkish Risale

Örtmek, setr etmek

LAHH : Turkish Risale

Göz yaşının çok olması

LAHHAM : Turkish Risale

Kaz gibi büyük, başı kızıl, kanadı kara bir kuş. Vezega dedikleri keler

LAHK : Turkish Risale

(Lehak) Geriden yetişmek, ardından yetiştirilmek. * Alüvyon. Liğ. Akarsuların taşımasıyla gelen maddeler

LAHLAHA : Turkish Risale

Güzel kokuların karışmasından meydana gelen koku. * Güzel kokularla yapılan bir nevi macun

LAHLAHANİYE : Turkish Risale

Pelteklik, kekemelik

LAHM : Turkish Risale

Et. Her şeyin içi ve üzeri. * Bir işi sağlam kılmak. * Kırık şeyi kuyumcunun yapıştırması. Lehimlemek. * Bir yerde ilişip kalmak

LAHM Ü ŞAHM : Turkish Risale

Et ve yağ

LAHME : Turkish Risale

Et parçası

LAHN : Turkish Risale

Güzel ve kaideli ses. * Nağme. * Kaideye uymayan yanlış okuyuş. * Usulüne uygun okumak. * Sadece muhatabın anlıyacağı şekilde remizle söz söylemek. * Meyl. * Fehmeylemek. * Lisan. * Lügat. Fetva. Mânâ. Mefhum

LAHS : Turkish Risale

Yalamak

LAHS (LİHÂS) : Turkish Risale

Darlık. * Şiddet. * Meşakkat, zahmet

LAHT : Turkish Risale

f. Bir şeyin parçası, cüz'ü

LAHT-I CİĞER : Turkish Risale

Ciğerden kopma

LAHUS : Turkish Risale

Uğursuz, meş'um

LAHUT : Turkish Risale

İlâhî âlem. Uluhiyet âlemi. Ruhanî, manevî alem