Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
LUGAVÎ : Turkish Risale

Lügata mensup. Lügata, kelimeye âit. Lügattan anlayan. Mecazî olmayıp hakiki bir mânaya delâlet eden kelimeye âit olan

LUGAVİYYUN : Turkish Risale

Lügatçılar, kelimelerden anlayan âlimler

LUHUD : Turkish Risale

(Bak: Lühud)

LUK : Turkish Risale

f. Kısa tüylü yük devesi

LUKA : Turkish Risale

Meşhur olmuş dört İncil kitabından birisidir. Hz. İsa Aleyhisselâm'dan sonra mühim Hristiyan doktorlarından birisi olan Luka adındaki zatın yazdığı İncil'dir. Bu Zâtın (Mi: 70) yılında vefât ettiği yazılıdır

LUKME : Turkish Risale

Yutmak. * Bir yudum taam, lokma

LUKME-ŞÜMAR : Turkish Risale

f. Herkesin lokmasını sayan. * Mc: Pinti, hasis, cimri

LUKTA : Turkish Risale

Yerden toplanan şey

LUL : Turkish Risale

(Luli) f. Utanmaz, hayasız ve namussuz kadın. * Nâzik ve zarif. * Şarkı söyleyip oynayan fahişe kadın

LULE : Turkish Risale

f. Çeşme, musluk gibi şeylere takılan küçük boru. * Lüle. Halka gibi dürülmüş şey

LURÎ : Turkish Risale

f. Cüzzâm veya miskinlik denilen hastalık. * Fare avlıyan bir kuş

LUSS : Turkish Risale

(C.: Lüsus-Elsâs) Hırsız, sârık

LUT : Turkish Risale

f. Tatlı yemekler. Lezzetli yiyecekler. * Çıplak

LUT (A.S.) : Turkish Risale

Hz. İbrahim'in kardeşi Harran oğlu Lut (A.S.) onunla beraber Bâbil diyarında Şam yakasına geçmişti. Sodom nahiyesine peygamber oldu. Bu nâhiyenin ahalisi ehl-i küfr ve fücur idi. Yolsuz giderlerdi ve hiçbir kavmin yapmadığı fuhşiyatı yapalardı. Hz. Lut, onları doğru yola dâvet etti, dinlemediler ve çok nasihat etti, kabul etmediler. Cenab-ı Hak da onların başına taş yağdırdı ve zelzele ile köylerinin altını üstüne getirdi. Cümlesi helâk oldu. Yalnız Lut (A.S.) ehl-i beytiyle geceleyin içlerinden çıkıp kurtuldu. (Kısas-ı Enbiya'dan)

LUT'E : Turkish Risale

Tutmaç aşı

LUTF : Turkish Risale

(Bak: Lütuf)

LUÇ : Turkish Risale

f. Şaşı

: Turkish Risale

Arabçada kelimenin başında nefy edatı'dır. Cevap yerine veya yersiz inkârda kullanılır. "Yoktur, değildir" gibi. Mâzi fiilinin evvelinde bulunan Lâ, duâiye olur. Lâ zâle sıhhatehu: "Sıhhati zâil olmasın" sözündeki gibi. * Harf-i atıf da olur. Ve mâba'dını makabline nefyen rabt eder ve irabı da ona tâbi kılar. $ "Şeref edeb iledir, neseb ile değildir" sözündeki gibi. * Vav edatıyla beraber olursa, atıf edatı vav olur, lâ da nefyi te'kid eder

LÂ VE NEAM : Turkish Risale

Hayır ve evet. (Daha çok, hiçbir fikir beyan edilmediği zamanlar kullanılır.)

LÂ YEZALÎ : Turkish Risale

Zevalsiz olana ait, sonu olmayanla ilgili

LÂ-YA'Nİ : Turkish Risale

Mânasız, boş

LÂ-YUGLEB : Turkish Risale

Yenilmez, mağlup olmaz

LÂHAVLE : Turkish Risale

(Lâhavle ve lâkuvvete illâ billâhil-aliyyil azim" cümlesinin kısaltılmışı ki, "Kuvvet ve kudret ancak Cenab-ı Allah'tadır." meâlinde olup bir belâ ve tehlike esnasında veya sabrın tükendiğini açıklamak için söylenir

LÂHAYR : Turkish Risale

Uğursuz, hayırsız

LÂHAYRE FİH : Turkish Risale

Bu işte hayır ve uğur yok