Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
MANZAM : Turkish Risale

(C.: Menâzım) Sıra, dizi

MANZAR : Turkish Risale

(Manzara) (Nazar. dan) Bakılan yer, görülen yer. Görünüş

MANZAR-I ÂLÂ : Turkish Risale

En yüksek bakış yeri. Kudsi ve en yüksek manzara. Cennet manzarası, arş-ı azam

MANZAR-I ÇEŞM : Turkish Risale

Gözbebeği

MANZARA : Turkish Risale

Dışarıyı görecek pencere

MANZARANÎ : Turkish Risale

Gösterişli ve güzel adam

MANZARÎ : Turkish Risale

Güzel, gösterişli ve yakışıklı adam

MANZUD : Turkish Risale

Sık yetişmiş ağaç. * Üstüste istif edilmiş

MANZUM : Turkish Risale

Ölçülü, mizanlı, tertibli. * Vezni ve kafiyesi olan söz. Edebi ölçüsü olan sözler. (Kaside ve şiirler gibi). * Dizilmiş, sıralanmış, düzenlenmiş

MANZUMAT : Turkish Risale

Manzumeler

MANZUME : Turkish Risale

Tertibli, ölçülü yazı, şiir. Vezinli ve kafiyeli olan söz. * Sıra, dizi. Sistem

MANZUME-İ ŞEMSİYE : Turkish Risale

Güneş sistemi, güneş ve etrafında dönen seyyâreler topluluğu.(Şu kâinatın lâmbası olan güneş, kâinat Sânii'nin vücuduna ve vahdâniyyetine güneş gibi parlak ve nurani bir penceredir. Evet, manzume-i şemsiye denilen küremizle beraber oniki seyyare: Cirmleri, küçüklük
büyüklük itibariyle pekçok muhtelif ve mevkileri, uzaklık
yakınlık noktasında pek çok mütefâvit ve sür'at-i hareketleri, çok mütenevvi' olduğu halde kemal-i intizam ve hikmet ile ve kemal-i mizan ile ve bir saniye kadar şaşırmıyarak hareketleri ve deveranları ve güneş ile, câzibe kanunu tâbir edilen bir kanun-u İlâhi ile bağlanmaları, yâni onlar imamlarına iktidaları, büyük bir mikyasta bir azamet-i kudret-i İlâhiyyeyi ve Vahdâniyyet-i Rabbâniyyeyi gösterir. Çünki: O câmid cirmleri, o şuursuz büyük kütleleri, nihayet derecede intizam ve mizan-ı hikmet içinde muhtelif şekillerde ve muhtelif mesafelerde ve muhtelif hareketlerde döndürmek, istihdam etmek, ne derece bir kudreti ve bir hikmeti isbat ettiğini kıyas et. Bu büyük ve ağır işe zerre miktar tesadüf karışsa, öyle bir patlayış verecek ki, kâinatı dağıtacak. Çünki: Bir dakika, tesadüf birisini tevkif etse, mihverinden çıkmasına sebebiyet verir, başkaları ile müsademe etmesine yol açar. Küre-i arzdan bin def'a büyük cirmlerle müsademenin ne derece dehşetli olduğunu kıyas edebilirsin.Manzume-i şemsiyenin, yâni şemsin me'mumları ve meyveleri olan oniki seyyarenin acâibini ilm-i muhit-i İlâhiye havale edip, yalnız gözümüzün önünde seyyaremiz bulunan arza bakıyoruz. Görüyoruz ki: Bu seyyaremiz bir azamet-i şevket-i Rububiyyeti ve haşmet-i saltanat-ı Uluhiyyeti ve kemâl-i rahmeti ve hikmeti gösterir bir surette Güneşin etrafında, emr-i Rabbâni ile
Üçüncü Mektupta beyan edildiği gibi
pek büyük bir hizmet için bir uzun seyr ve seyahat, ona ettiriliyor. Bir sefine-i Rabbâniye olarak acâib-i masnuât-ı İlâhiye ile doldurulmuş ve zişuur ibâdullaha seyrangâh gibi bir mesken-i seyyar vaziyeti verilmiş. Ve evkat ve hesabı bildirecek saat akrebi gibi, Kamer dahi dakik hesaplarla azim hikmetlerle ona takılmış ve o Kamere başka menzillerde ayrı seyr ve seyahat verilmiş. İşte bu mübarek seyyaremizin şu halleri, küre-i arz kuvvetinde bir şehadetle, bir Kadir-i Mutlak'ın vücub-u vücudunu ve vahdetini isbat eder. Mâdem şu seyyaremiz böyledir. Manzume-i şemsiyeyi ona kıyas edebilirsin. Hem Şemse, kendi mihveri üstünde cazibe denilen mânevi ipleri yumak yaptırmak için dolap ve çıkrık hükmünde olan güneşi, bir Kadir-i Zülcelâl'in emriyle döndürüp, o seyyaratı o mânevi iplerle bağlayıp tanzim etmek ve güneşi bütün seyyaratı ile saniyede beş saatlik bir mesafeyi kestirecek kadar bir sür'atle, bir tahmine göre "Herkül Burcu" tarafına veya Şems-üş-şümus cânibine sevk etmek, elbette ezel ve ebed Sultanı olan Zât-ı Zülcelâl'in kudretiyle ve emriyledir. Güya haşmet-i Rububiyyetini göstermek için, bu emirber neferleri hükmünde olan manzume-i şemsiye ordusu ile bir manevra yaptırır. S.)

MANZUR : Turkish Risale

Görülen, bakılan, nazar edilen. * Beğenilen

MANZURE : Turkish Risale

Belâ, musibet, felâket, âfet. * Noksan ve kusuru olan, ayıplanacak kadın

MANÇURYA : Turkish Risale

(Mançu memleketi) Asya'nın kuzeydoğu tarafında büyük bir memleket olup, son zamana kadar kuzeyde Ohurcuk Denizine ve Sahalin Adasını ayıran Tataristan Boğazı'na kadar uzandığı halde; doğudan Japon Deniziyle sınırlanmış iken, sonraları kuzey ve kuzeydoğu tarafları Ruslar tarafından zaptedilerek Sibirya'ya katılmıştır. Bir kısmı da Amur ismiyle bir eyalet halinde kalmış ve diğer bir kısmı da sahiller eyaletine eklenerek o taraflardan Mançurya'nın sahili kalmamış ve kuzeyde Amur Irmağı ve doğuda Usuri Nehri Mançurya'nın hududunu teşkil etmiştir. Şimdiki siyasî coğrafyada Mançurya ismi, bu memleketin sadece Çin'e tâbi olan kısmına verilmektedir

MANİVELA : Turkish Risale

Ağır şeyleri çekmek ve kaldırmak için vasıtanın dönen merkezine bir ucu takılıp döndürülen kol

MANŞET : Turkish Risale

Fr. Bir gazetede ilk sayfanın en üst kısmındaki büyük puntolu başlık. * Bir gömleğin kol kısmına geçirilen ve elbisenin kolundan dışarı çıkan kumaş parçası

MAR : Turkish Risale

f. Yılan

MAR-EFSA : Turkish Risale

f. Yılan tutan, yılan efsuncusu. * Yılan sokmuş kimseyi tedâvi eden kişi

MAR-GİR : Turkish Risale

f. Yılan tutan, yılan tutucu

MARAN : Turkish Risale

(Mâr. C.) f. Yılanlar

MARATON : Turkish Risale

yun. Kırk kilometreden uzun bir yolda mukavemet için yapılan hız koşusu

MARAZ : Turkish Risale

Hastalık, illet, dert. Belâ

MARAZ-I MÜSTEVLÎ : Turkish Risale

Salgın hastalık

MARAZ-I SÂRÎ : Turkish Risale

Tıb: Bulaşıcı hastalık