Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GAFİL AVLAMAK : Turkish Turkish

umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek

GAFİL AVLANMAK : Turkish Turkish

eklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız bir anda bir olayla karşılaşmak, zor duruma düşürülmek

GAFİLLEŞMEK : Turkish Turkish

gafil duruma gelmek, aymazlaşmak

GAFİLLİK : Turkish Turkish

gafil olma durumu, °gaflet

GAFİLLİKETMEK : Turkish Turkish

çevresindeki gerçekleri görmemek, sezmemek

GAFLET BASMAK : Turkish Turkish

dalgın, dikkatsiz bir durumda bulunmak

GAFLET BASMAK : Turkish Turkish

uykusu gelmek

GAFLET ETMEK : Turkish Turkish

çevresindeki olayların farkında olmamak

GAFLET UYKUSU : Turkish Turkish

dalgınlıktan ileri gelen uyuşukluk

GAFLET, -Tİ : Turkish Turkish

aymazlık, dalgınlık, dalgı, ihtiyatsızlık

GAFUR : Turkish Turkish

ağışlayıcı (tanrı)

GAG : Turkish Turkish

- gülüt

GAGA : Turkish Turkish

genel olarak kuşlarda ağzın bir uzantısı durumunda olan, biçim ve büyüklüğü değişik, boynuz yapısında katı ve çıkıntılı organ

GAGA : Turkish Turkish

ağız

GAGA BURUN : Turkish Turkish

urnu uzun ve aşağıya doğru kıvrık olan (kimse)

GAGABURUN : Turkish Turkish

aşı gagayı andıran ticaret yelkenlisi

GAGALAMA : Turkish Turkish

gagalamak eylemi

GAGALAMAK : Turkish Turkish

(kuş) gagasıyla yemi toplamak

GAGALAMAK : Turkish Turkish

(kuş) gagayla vurup ısırmak

GAGALAMAK : Turkish Turkish

azarlamak, hırpalamak

GAGALANMA : Turkish Turkish

gagalanmak eylemi

GAGALANMAK : Turkish Turkish

gagalamak eylemi yapılmak

GAGALANMAK : Turkish Turkish

azarlanmak, hırpalanmak

GAGALAŞMA : Turkish Turkish

gagalaşmak eylemi

GAGALAŞMAK : Turkish Turkish

(kuşlar için) birbirini gagalamak