Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FÜSUN : Turkish Turkish

sihir, büyü, afsun, °efsun

FÜSUNKÂR : Turkish Turkish

sihirli, büyülü, efsunlu

FUŞYA : Turkish Turkish

canlı, parlak ve koyu pembe renk

FUT, -TU : Turkish Turkish

santimetreye eşit olan ıngiliz uzunluk ölçü birimi, ayak, °kadem, çoğulu

FUTA : Turkish Turkish

ıpekli peştamal

FUTA : Turkish Turkish

dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı, °kik

FUTBOL, -LU : Turkish Turkish

ayaktopu

FUTBOLCU : Turkish Turkish

ayaktopu oyuncusu

FUTBOLCULUK : Turkish Turkish

ayaktopu oyunculuğu

FÜTUHAT, -TI : Turkish Turkish

utkular, fetihler, zaferler

FÜTUR : Turkish Turkish

ezginlik, umutsuzluk, usanç

FÜTUR ETMEMEK : Turkish Turkish

umursamamak, önemsememek

FÜTUR GETİRMEK : Turkish Turkish

ezginlik getirmek, bezmek

FÜTÜRİST : Turkish Turkish

gelecekçi

FÜTÜRİZM : Turkish Turkish

gelecekçilik

FÜTÜROLOJİ : Turkish Turkish

gelecekbilim

FÜTURSUZ : Turkish Turkish

çekinmez, korkusuz, umursamaz

FÜTURSUZCA : Turkish Turkish

korkusuzca, tehlikeyi önemsemeyerek

FÜZE : Turkish Turkish

gücün tek yönlü sınırlanmasıyla itim oluşumu ilkesine dayanarak devinim sağlayan, tepkili motorla çalışan araç

FÜZE : Turkish Turkish

ıri ve dik göğüs

FÜZEATAR : Turkish Turkish

ıkinci dünya savaşı'ndan bu yana özitmeli mermileri atan kimi silahlara verilen

FÜZEBİLİM : Turkish Turkish

füzelerin incelenmesini konu alan bilim dalı

FÜZEBİLİMCİ : Turkish Turkish

füzebilim uzmanı

FÜZEN : Turkish Turkish

esim çizerken kullanılan kalem, kömür kalem

FÜZEN : Turkish Turkish

u kalemle yapılmış resim