Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FRENLEYİCİ : Turkish Turkish

kimi organların çalışmasını engelleyen

FRENLEYİCİ : Turkish Turkish

engelleyen, ilerlemeye, gelişmeye engel olan

FRENOLOJİ : Turkish Turkish

kafatasının biçimine bakarak insanın karakterini ve zihinsel yeteneğini inceleme

FRESK, -Kİ : Turkish Turkish

yaş duvar sıvası üzerine kireç suyunda eritilmiş madensel boyalarla resim yapma yöntemi

FRESK, -Kİ : Turkish Turkish

u yöntemle yapılmış duvar resmi

FREZE : Turkish Turkish

tornacılıkta, bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik aygıt

FREZE : Turkish Turkish

frezeleme işinde kullanılan takım tezgâhı

FREZECİ : Turkish Turkish

teknik resme ya da modele uygun her çeşit parçayı freze tezgâhında yapabilen işçi

FREZELEME : Turkish Turkish

frezelemek eylemi

FREZELEMEK : Turkish Turkish

ir parçayı freze tezgâhında işlemek

FRİBORD : Turkish Turkish

ir geminin su yüzünden yukarıda kalan bölümü

FRİGO : Turkish Turkish

dondurulmuş krema

FRİGO : Turkish Turkish

sevimsiz, soğuk (kimse)

FRİGORİFİK : Turkish Turkish

soğutma özelliği olan, soğutucu

FRİJİDER : Turkish Turkish

uzdolabı, soğutucu

FRİJİDİTE : Turkish Turkish

cinsel arzuda soğukluk, cinsel soğukluk

FRİJİT : Turkish Turkish

soğuk, cinsellikten tat almayan (kadın)

FRİKİK : Turkish Turkish

serbest vuru?

FRİKİK : Turkish Turkish

açılmasıyla bacağın ya da göğüslerin görünmesi

FRİKİK YAKALAMAK : Turkish Turkish

(argo) açık bacak görmek

FRİKSİYON : Turkish Turkish

ovma, ovuşturma

FRİSA : Turkish Turkish

kurutulmuş ringa balığı

FRİŞKA : Turkish Turkish

yelkeni dolduramayacak kadar hafif rüzgâr

FRİTÖZ : Turkish Turkish

patates, balık vb. kızartmaya yarayan özel eletrikli kap

FRİZ : Turkish Turkish

tavandan inerek sahnenin üst kısmını, sahne boyunca kaplayan kısa, dar perde