Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FRİZ : Turkish Turkish

eski yunan ve roma yapılarında taban kirişiyle çatı arasında kalan üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm, °efriz

FRÜKTOZ : Turkish Turkish

levüloz, meyve şekeri

FŞRŞNLAMA : Turkish Turkish

fırnlamak eylemi

FUAR : Turkish Turkish

elli zamanlarda, belli yerlerde tecimsel malı tanıtmak ve satmak amacıyla açılan büyük pazar

FUAYE : Turkish Turkish

ir gösteri ya da toplantı binasında, temsil ya da toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri

FÜCCETEN : Turkish Turkish

irdenbire, ansızın (ölmek)

FÜCCETEN GİTMEK : Turkish Turkish

ansızın ölmek

FÜCUR : Turkish Turkish

- fitne fücur

FUEL-OİL : Turkish Turkish

ham petrolün damıtılması sonunda elde edilen ve yakıt olarak kullanılan ürün, yağyakıt

FÜG : Turkish Turkish

ir temanın seste sunulduğu ve sonra öbür seslerin birbiri ardından benzetiş yoluyla temayı izlediği bir müzik yapıtı

FUHUŞ, -HŞU : Turkish Turkish

toplumun kurallarına uymayan cinsel ilişkide bulunma; para karşılığında cinsel ilişkide bulunma

FUHUŞ, -HŞU : Turkish Turkish

taşkınlık, aşırı davranış

FUKARA : Turkish Turkish

yoksul, fakir, fıkara

FUKARA : Turkish Turkish

zavall?

FUKARA : Turkish Turkish

dervi?

FUKARA BABASI : Turkish Turkish

yoksullara yardım etmeyi seven kimse

FUKARALIK : Turkish Turkish

yoksulluk, fakirlik

FUKARALIK : Turkish Turkish

güçsüzlük

FUKUSGİLLER : Turkish Turkish

suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen esmer bir yosun

FUL, -LÜ : Turkish Turkish

taşkırangillerden, birçok türü bulunan bir ağaççık ve bunun güzel kokulu, beyaz çiçeği (casmin sambac)

FUL, -LÜ : Turkish Turkish

küçük taneli bir bakla türü

FULAR : Turkish Turkish

ir tür ipek ya da hafif dokuma kuma?

FULAR : Turkish Turkish

ıpek ya da ince kumaştan eşarp

FULTAYM : Turkish Turkish

tümgün, tamgün

FULYA : Turkish Turkish

nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin zerrin ve nergis adlarıyla da anılan güzel kokulu çiçekleri (narcissus jonpuilla)