Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GAYDACI : Turkish Turkish

gayda çalan ya da yapıp satan kimse

GAYE : Turkish Turkish

amaç, erek, °hedef

GAYELİ : Turkish Turkish

amacı olan, amaçlı

GAYESİZ : Turkish Turkish

amacı olmayan, amaçsız

GAYET, -Tİ : Turkish Turkish

pek, çok, pek çok, °hayli

GAYET, -Tİ : Turkish Turkish

son

GAYETLE : Turkish Turkish

aşırı derecede

GAYR, -İ : Turkish Turkish

aşka kimse, başkası

GAYRET ALMAK : Turkish Turkish

yüreklenmek, cesaret almak

GAYRET DAYIYA DÜŞTÜ : Turkish Turkish

iş, onu başarabilecek olana kaldı

GAYRET ETMEK : Turkish Turkish

çok emek vererek emekle çalışmak, çabalamak, uğraşmak

GAYRET VERMEK : Turkish Turkish

isteklendirmek, özendirmek, yüreklendirmek

GAYRET, -Tİ : Turkish Turkish

olağanüstü çalışma, çabalama, çalışma isteği

GAYRET, -Tİ : Turkish Turkish

güç bir duruma dayanmak ya da ondan kurtulmak için gösterilen direnç

GAYRET, -Tİ : Turkish Turkish

yüreklilik, cesaret

GAYRET, -Tİ : Turkish Turkish

koruma, esirgeme, kayırma duygusu

GAYRET, -Tİ : Turkish Turkish

kutsal sayılan şeylere yabancıların saldırmasını görmekten doğan dayanamama duygusu

GAYRETE GELMEK : Turkish Turkish

ir işi yapmaya ya da bitirmeye özenmek; canlanmak

GAYRETİNE DOKUNMAK : Turkish Turkish

ir işi yapamayacağını ileri sürenlere kızarak ya da kendisinden beklenen işi başkasının yapmasından utanç duyarak başarmaya çalışmak

GAYRETKEŞ : Turkish Turkish

çalışkan

GAYRETKEŞ : Turkish Turkish

gereksiz yere aşırı gayret gösteren, daha çok kendini göstermek için çırpınan

GAYRETKEŞLİK : Turkish Turkish

gayretkeş olma durumu

GAYRETLENMEK : Turkish Turkish

çalışma isteği duymak ya da çalışma isteği artmak

GAYRETLİ : Turkish Turkish

çalışkan, çaba gösteren

GAYRETLİLİK : Turkish Turkish

gayretli olma durumu