Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GARİPLEŞMEK : Turkish Turkish

garip bir duruma gelmek

GARİPLEŞMEK : Turkish Turkish

yalnızlık duygusuna kapılmak

GARİPLİK : Turkish Turkish

şaşırtıcı, yadırgatıcı olma durumu, °garabet

GARİPLİK : Turkish Turkish

anlaşılmaz, çözümlenemez olma durumu, tuhaflık

GARİPLİK : Turkish Turkish

yabancılık, kimsesizlik

GARİPSEME : Turkish Turkish

garipsemek eylemi

GARİPSEMEK : Turkish Turkish

(-i) bir şeyi, garip, tuhaf ve uygunsuz bulmak, alışamamak, yadırgamak

GARİPSEMEK : Turkish Turkish

kendini gurbette ya da kimsesiz gibi düşünerek içlenmek

GARK OLMAK : Turkish Turkish

gömülmek, batmak

GARK OLMAK : Turkish Turkish

ir şeyden bol miktarda olmak

GARK, -KI : Turkish Turkish

(suya) batma, batırma; boğulma

GARNİTÜR : Turkish Turkish

herhangi bir şeyi ona uygun nitelikte tamamlayan nesne

GARNİTÜR : Turkish Turkish

giyecekleri süslemek için eklenen şey, süs, aksesuar

GARNİTÜR : Turkish Turkish

et ya da balık gibi asıl yemeğin yanına süslemek ya da tamamlamak için eklenen sebze, patates gibi yiyecekler

GARNİTÜRLÜ : Turkish Turkish

garnitürü olan

GARNİZON : Turkish Turkish

ir kenti savunan ya da yalnız orada bulunan asker birlikleri

GARNİZON : Turkish Turkish

askeri birliklerin bulunduğu yer

GARP : Turkish Turkish

atı, günindi

GARPLI : Turkish Turkish

atılı

GARPLILAŞMA : Turkish Turkish

atılılatma

GARPLILAŞMAK : Turkish Turkish

atılılaşmak

GARPLILAŞTIRMAK : Turkish Turkish

atılılaştırmak

GARPLILIK : Turkish Turkish

atılı olma durumu, batılılık

GARSON : Turkish Turkish

lokanta, otel, pastane, kahvehane gibi yerlerde müşterilere hizmet eden kimse

GARSONİYER : Turkish Turkish

kimi erkeklerin, kendi konutlarından ayrı olarak evlilikdışı ilişkiler için tuttukları özel yer