Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GEÇİNME : Turkish Turkish

geçinmek eylemi

GEÇİNMEK : Turkish Turkish

yaşamak için gerekeni sağlamak

GEÇİNMEK : Turkish Turkish

uzlaşmak, anlaşmak

GEÇİNMEK : Turkish Turkish

taslamak

GEÇİNMEK : Turkish Turkish

(-den) kendi gereksinimlerini başkalarından sağlamak

GEÇİNMEK : Turkish Turkish

ölmek

GEÇİNMEYE GÖNLÜ OLMAMAK : Turkish Turkish

herhangi bir konuda isteksizliği belli etmek için kullanılır

GEÇİRGEN : Turkish Turkish

ıçinden gaz, sıvı, akım, ışık gibi şeyleri kolaylıkla geçiren

GEÇİRGEN : Turkish Turkish

sıvıların geçmesine elverişli (kayaç)

GEÇİRGENLİK : Turkish Turkish

kimi cisimlerin, içlerinden başka şeyler (gaz, sıvı, akım, ışık) geçirme özelliği

GEÇİRGENLİK : Turkish Turkish

saydam cisimlerin ışığı geçirme derecesi

GEÇİRGENLİK : Turkish Turkish

kimi kayaçların içlerinden sıvı ya da gazları geçirebilme özelliği

GEÇİRGENLİKÖLÇER : Turkish Turkish

ir toprak örneğinin geçirgenliğini ölçmeye yarayan aygıt

GEÇİRİLMEK : Turkish Turkish

geçirmek eylemi yapılmak

GEÇİRİM : Turkish Turkish

titreşim, enerji vb. yi ileten bir ortamın özelliği

GEÇİRİMLİ : Turkish Turkish

geçirgen

GEÇİRİMLİLİK : Turkish Turkish

geçirgenlik

GEÇİRİMSİZ : Turkish Turkish

geçirgenliği olmayan

GEÇİRİMSİZLEŞTİRME : Turkish Turkish

ir şeyi su geçirmez duruma getirmek için uygulanan işlem

GEÇİRİMSİZLİK : Turkish Turkish

geçirimsiz olma durumu

GEÇİRME : Turkish Turkish

geçirmek eylemi

GEÇİRMEK : Turkish Turkish

geçmek eylemini yaptırmak, geçmesini sağlamak

GEÇİRMEK : Turkish Turkish

ir şeyi bir yerden, öbür yana götürmek

GEÇİRMEK : Turkish Turkish

ir şeyi bir yerden, başka yere taşımak, nakletmek

GEÇİRMEK : Turkish Turkish

saptamak, yazmak, kaydetmek