Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GEREKTİRMEK : Turkish Turkish

gerekli kılmak, °icap ettirmek

GERELTİ : Turkish Turkish

engel

GEREN : Turkish Turkish

kuruyunca çatlayan toprak, killi toprak

GERGEDAN : Turkish Turkish

gergedangillerden, sıcak ülkelerde yaşayan, burnunun üstünde bir ya da iki boynuzu bulunan, kalın derili bir hayvan (rhinoceros)

GERGEDANBÖCEĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

dört santimetreye yakın boyda, erkeklerinde sert bir boynuz bulunan ve kurtçuk evresini, ağaç kökü kemirerek geçiren kınkanatlı böcek (oryctes nasicornis)

GERGEDANGİLLER : Turkish Turkish

tekparmaklılar takımına giren gergedanları içine alan bir familya

GERGEF : Turkish Turkish

üzerine işlenecek kumaş gerilmesi için hazırlanmış ayakları açılıp kapanabilen genellikle dikdörtgen biçimindeki çerçeve

GERGEF İŞLEMEK : Turkish Turkish

gergefle nakış işlemek

GERGİ : Turkish Turkish

perde

GERGİ : Turkish Turkish

ıp, kayış, tel vb. yi gerginleştirme işinde kullanılan araç

GERGİCEK : Turkish Turkish

sandalye, iskemle ya da masaların ayaklarını birbirine bağlayan çubuk

GERGİN : Turkish Turkish

gerilmiş durumda olan

GERGİN : Turkish Turkish

(cilt için) buruşuğu, kırışığı olmayan

GERGİN : Turkish Turkish

ozulacak duruma gelmiş olan (ilişki)

GERGİN : Turkish Turkish

huzursuz, sinirli

GERGİNCE : Turkish Turkish

iraz gergin

GERGİNLEŞME : Turkish Turkish

gerginleşmek eylemi

GERGİNLEŞMEK : Turkish Turkish

gergin duruma gelmek

GERGİNLEŞMEK : Turkish Turkish

(ılişkiler) bozulmak, kopma noktasına gelmek

GERGİNLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

gergin duruma getirmek, germek

GERGİNLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

ılişkilerin bozulmasına neden olmak

GERGİNLİK : Turkish Turkish

gergin olma durumu

GERGİNLİK : Turkish Turkish

anlaşmazlık, uzlaşmazlık

GERGİNLİK : Turkish Turkish

ir haber ya da işin sonunu beklerken duyulan ruhsal tedirginlik

GERİ : Turkish Turkish

arka, bir şeyin sonra gelen bölümü; art, alt taraf, "ileri" karşıtı