Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GIDIMCIK : Turkish Turkish

az, azıcık

GİDİMLİ : Turkish Turkish

gidilen

GİDİMLİ : Turkish Turkish

ir tasarımdan ötekine geçerek çıkarımlar yaparak, bir önermeden ötekine mantıksal bir yolla ilerleyerek, parçalardan bütünlüğü olan bir dütünce kuran (düşünce yolu)

GİDİŞ : Turkish Turkish

gitmek eylemi

GİDİŞ : Turkish Turkish

gitme biçimi, °tempo

GİDİŞ : Turkish Turkish

tutum, durum, davranış

GİDİŞ : Turkish Turkish

(devlet adamları için) bir yere resmi olarak gitme

GİDİŞ ALAYI : Turkish Turkish

padişahların saray dışı gezilere çıkmaları dolayısıyla düzenlenen tören

GİDİŞ GELİŞ ( YA DA DÖNÜŞ) : Turkish Turkish

gitme ve gelme (ya da dönme)

GİDİŞ O GİDİŞ : Turkish Turkish

konuşmaya konu olan kimsenin bir daha dönmediğini anlatır

GİDİŞAT, - : Turkish Turkish

olayların durumu, işlerin gelitme biçimi

GİDİŞAT, - : Turkish Turkish

tutum, durum, davranış

GİDİŞGELİŞ : Turkish Turkish

trafik, °seyrüsefer

GİDİŞMEK : Turkish Turkish

kaşıntı duymak, kaşınmak, gicişmek

GIDKLANMA : Turkish Turkish

gıdıklanmak eylemi

GİDON : Turkish Turkish

yönelteç

GİDON : Turkish Turkish

komodorlara özgü çıması çatal biçiminde kesilmiş sancak, °fors

GIGI : Turkish Turkish

çene altı

GIK : Turkish Turkish

kimi deyimlerde geçen yansıma bir sözcük

GIK DEDİRTMEMEK : Turkish Turkish

davranmasına fırsat vermemek

GIK DEMEK : Turkish Turkish

ses çıkarmak; karşı çıkmak, yakınmak

GIK DEMEMEK ( YA DA GIKI ÇIKMAMAK) : Turkish Turkish

hiç sesini çıkarmamak, karşı çıkmamak, yakınmamak

GILDIR GILDIR : Turkish Turkish

tok ve yüksek bir ses çıkararak

GILLIGIŞ : Turkish Turkish

gizli kin, art niyet, kötü amaç

GILLÜGİŞ : Turkish Turkish

- gıllıgış