Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GİDER : Turkish Turkish

ir iş ya da hizmet için harcanan para, °masraf

GİDER : Turkish Turkish

pissuyun atılmasına yarayan döşem

GİDER AYAK : Turkish Turkish

- giderayak

GİDERAYAK : Turkish Turkish

gitme anında, gitmek üzereyken

GİDEREK : Turkish Turkish

yavaş yavaş, derece derece, gittikçe, °tedrici olarak, °tedricen

GİDEREN : Turkish Turkish

mıknatıslığını gidermek için, içine önceden mıknatıslanmış bir çelik çubuk yerleştirmek gereken bin manyetik alanın en küçük değeri anlamına gelen "gide- ren alan" teriminde geçer

GİDEREN ALAN : Turkish Turkish

ir demiri mıknatısladıktan sonra bunun bir noktasından çıkan indükleme akısını sıfıra indirmek için gereken yeğinlikteki manyetik alan

GİDERENLİK : Turkish Turkish

ir mıknatısın, özellikle zıt bir manyetik alanın etkisine karşı mıknatıslığını koruma yeteneği

GİDERİCİ : Turkish Turkish

yok eden; dindiren

GİDERİLMEK : Turkish Turkish

ortadan kaldırılmak, yok edilmek

GİDERME : Turkish Turkish

gidermek eylemi

GİDERMEK : Turkish Turkish

ortadan kaldırmak, yok etmek

GİDERTMEK : Turkish Turkish

giderilmesine, ortadan kaldırılmasına yol açmak

GİDİ : Turkish Turkish

şaka yollu söylenen azarlama sözü

GİDİ : Turkish Turkish

ir şeye duyulan özlem ve isteşi belirtmek için kullanşlır

GİDİ : Turkish Turkish

ahlaksız, pezevenk

GİDİCİ : Turkish Turkish

gitme durumunda bulunan, gitmek üzere olan, kısa süre için var olan, "kalıcı"karşıtı

GİDİCİ : Turkish Turkish

ölmek üzere olan

GIDIK GIDIK : Turkish Turkish

çocuğu gıdıklar ve güldürürken söylenen söz

GIDIKLAMAK : Turkish Turkish

vücudun kimi yerlerine dokunarak, birinde ürperme ya da gülerek kaçınmayla beliren bir uyarı yaratmak

GIDIKLAMAK : Turkish Turkish

eğlendirici, hoşa giden sözler söylemek

GIDIKLANMAK : Turkish Turkish

gıdıklamak eylemi yapılmak

GIDIKLAYIŞ : Turkish Turkish

gıdıklamak eylemi ya da biçimi

GİDİLMEK : Turkish Turkish

gitmek eylemi yapılmak

GIDIM GIDIM : Turkish Turkish

azar azar