Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖRSELLİK : Turkish Turkish

görsel olma durumu

GÖRÜ : Turkish Turkish

görme yetisi, görünüm

GÖRÜ : Turkish Turkish

ir yerin çevreyi görme özelliği, manzara

GÖRÜ : Turkish Turkish

"hoşgörü, öngörü, sağgörü" gibi bileşik sözcüklerde ikinci sözcük

GÖRÜ : Turkish Turkish

dolaysız kavrama, birden kavrama

GÖRÜCÜ : Turkish Turkish

evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse, dünür

GÖRÜCÜ GİTMEK : Turkish Turkish

evlenecek erkek için kız görmeye gitmek

GÖRÜCÜLÜK : Turkish Turkish

görücünün yaptığı iş

GÖRÜCÜYE ÇIKMAK : Turkish Turkish

(kız) görücüye görünmek

GÖRÜLME : Turkish Turkish

görülmek eylemi

GÖRÜLMEK : Turkish Turkish

göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek

GÖRÜLMEK : Turkish Turkish

gereken iş yapılmış olmak

GÖRÜLMEK : Turkish Turkish

ir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak

GÖRÜLMEMİŞ : Turkish Turkish

o güne değin karşılaşılmamış, şaşılacak nitelikte olan

GÖRÜLMÜŞTÜR : Turkish Turkish

okunduğunu, incelendiğini bildiren yazı ya da damga

GÖRÜM : Turkish Turkish

görme

GÖRÜM : Turkish Turkish

görümce

GÖRÜMCE : Turkish Turkish

ir kadına göre kocanın kız kardeşi

GÖRÜMCELİK : Turkish Turkish

görümce olma durumu

GÖRÜMCELİK YAPMAK ( YA DA ETMEK) : Turkish Turkish

(görümce) geline kötü davranmak

GÖRÜMLÜK : Turkish Turkish

yalnız görülmek için konan nesne

GÖRÜMLÜK : Turkish Turkish

nişanlanan kıza ilk kez görmeye gidildiğinde erkek tarafından takılan ya da verilen armağan

GÖRÜNDÜ SİVAS'IN BAĞLARI : Turkish Turkish

umutla beklenen sonuç ters yönde gelişti

GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ : Turkish Turkish

elli gerçekler karşısında duraksamak yersizdir

GÖRÜNGE : Turkish Turkish

uzaklık ya da derinlik duygusu veren görünüş, °perspektif