Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÜDÜKLEŞMEK : Turkish Turkish

güdük duruma gelmek

GÜDÜKLÜK : Turkish Turkish

güdük olma durumu

GÜDÜLENME : Turkish Turkish

ireyin, eyleminin yönünü, gücünü ve öncelik sırasını belirleyen iç ya da dış dürtücünün etkisiyle eyleme geçmesi, °motivasyon

GÜDÜLENME : Turkish Turkish

canlıda eyleme ya da öğrenmeye geçme istemi

GÜDÜLEYİCİ : Turkish Turkish

ir canlıyı eyleme geçiren kişi ya da şey

GÜDÜLMEK : Turkish Turkish

gütmek eylemi yapılmak

GÜDÜLMEK : Turkish Turkish

(bir kimse ya da topluluk) birinin düşünce ve amacı doğrultusunda yönetilmek

GÜDÜM : Turkish Turkish

yönetme, sevk ve idare

GÜDÜM : Turkish Turkish

ilişimde, bir olaylar dizisini, bir süreci ya da bir aracı yöneltme ve düzenlemeyle ilgili işlevlerin tümü

GÜDÜMBİLİM : Turkish Turkish

canlılarda ve makinelerde kontrol, iletişim ve işleyişi inceleyen bilim, °sibernetik

GÜDÜMBİLİMCİ : Turkish Turkish

güdümbilim uzmanı, sibernetikçi

GÜDÜMCÜ : Turkish Turkish

güdümcülükten yana olan kimse

GÜDÜMCÜLÜK : Turkish Turkish

ir ülkenin ekonomi, tarım gibi işlerinde tutulan güdümlü yol

GÜDÜMLEME : Turkish Turkish

ir görüş, kanı ya da inancı benimsetme çabası

GÜDÜMLEMEK : Turkish Turkish

ir kimse ya da bir şeyi belirli bir amaca doğru yönlendirmek

GÜDÜMLÜ : Turkish Turkish

güdülebilen, yönetilebilir

GÜDÜMLÜ : Turkish Turkish

elirli bir plan ya da yönde yürütülen bir amacı, bir eğilimi yansıtan

GÜDÜMLÜ SANAT : Turkish Turkish

elli siyasal, toplumsal öğretilere bağlı kalarak yapılan sanat

GÜDÜMLÜLÜK : Turkish Turkish

güdümlü olma durumu

GÜDÜMSÜZ : Turkish Turkish

uyurgan olmayan (eğitim)

GÜDÜSEL : Turkish Turkish

güdü özelliği taşıyan

GUFRAN : Turkish Turkish

acıma, merhamet

GUFRAN : Turkish Turkish

yarlıgama, bağışlama

GÜFTE : Turkish Turkish

müzik yapıtlarının yazılı metni, söz, şarkı sözü

GÜFTECİ : Turkish Turkish

güfte yazan kimse, şarkı sözü yazarı