Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HEMŞİRELİK : Turkish Turkish

hemşirenin görevi

HEMŞİREZADE : Turkish Turkish

kız kardeşin çocuğu

HEMZE : Turkish Turkish

gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz

HEMZEMİN : Turkish Turkish

aynı düzeyde alan

HEMZEMİN GEÇİT : Turkish Turkish

karayoluyla aynı düzeyde olan tren yolu geçidi

HENDEK : Turkish Turkish

geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur

HENDESE : Turkish Turkish

geometri

HENDESİ : Turkish Turkish

geometrik

HENGÂME : Turkish Turkish

patırtı, gürültü, kavga

HENTBOL : Turkish Turkish

eltopu

HENTBOLCU : Turkish Turkish

eltopu oyuncusu

HENÜZ : Turkish Turkish

(olumlu tümcelerde) az önce, daha şimdi, yeni

HENÜZ : Turkish Turkish

(olumsuz tümcelerde) daha, hâlâ

HEP : Turkish Turkish

hiçbiri dışta tutulmamak ya da eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak

HEP : Turkish Turkish

sürekli olarak, her zaman, °daima

HEP : Turkish Turkish

(hepimiz, hepiniz, hepsi biçiminde ad tamlaması durumunda) bir şey oluşturan parçaların bütününü anlatır

HEP BERABER : Turkish Turkish

irlikte

HEP BİR AĞIZ OLMAK : Turkish Turkish

sözbirliği etmek, anlaşarak bir konuda aynı şeyleri söylemek

HEP BİR AĞIZDAN : Turkish Turkish

aynı anda pek çok kişi aynı şeyi (söyleyerek, konuşarak)

HEPÇİL : Turkish Turkish

hem hayvansal, hem bitkisel besinlerle beslenen

HEPİMİZ : Turkish Turkish

- hep

HEPİNİZ : Turkish Turkish

- hep

HEPLE HİÇ İLKESİ : Turkish Turkish

ve fels. tür, cins gibi evrensel bir konu üzerinde ileri sürülen olumlu, olumsuz bir yargının, o tür ya da cinsin bütün bireyleri için doğru olması ilkesi

HEPSİ, -Nİ : Turkish Turkish

varlıkların, şeylerin tümü

HEPTEN : Turkish Turkish

tamamıyla, büsbütün