Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İBRETLİK : Turkish Turkish

ders alınacak durumda olan

İBRİK : Turkish Turkish

su ve sulu şeyler koymaya yarayan kulplu, emzikli kap

İBRİKÇİ : Turkish Turkish

ıbrik yapan ya da satan kimse

İBRİKÇİ : Turkish Turkish

ıbriktar

İBRİKGAGALI : Turkish Turkish

yassı, kısa ve geniş gagalı balıkçı kuşu

İBRİKTAR : Turkish Turkish

sarayın leğen, ibrik gibi eşyalarından sorumlu olan görevli

İBRİKTAR USTA : Turkish Turkish

sarayın harem dairesinde leğen ve ibriklere bakan ve padişahın özel hizmetini gören karavaş

İBRİŞİM : Turkish Turkish

kalınca bükülmüş ipek iplik

İBRİŞİM : Turkish Turkish

ıbrişimden yapılmış

İBRİŞİM KURDU : Turkish Turkish

ipekböceği

İBZAL, -Lİ : Turkish Turkish

esirgemeden bol bol verme, yapma ya da söyleme

İÇ AÇICI : Turkish Turkish

gönül ferahlatıcı

İÇ AÇICI : Turkish Turkish

umut veren, iyi bir durumda olan

İÇ AÇMAK : Turkish Turkish

gönüle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak

İÇ AĞA : Turkish Turkish

vezirlerin gözde uşağı

İÇ BAKLA : Turkish Turkish

aklanın tanesi

İÇ BÜKÜN : Turkish Turkish

kimi yabancı dillerde sözcüğün içsesinde oluşan bükün

İÇ BULANTISI : Turkish Turkish

mide bulantısı

İÇ ÇEKMEK : Turkish Turkish

üzüntüyle göğüs geçirmek; hıçkırıkla ağlamak, ahlamak

İÇ ÇOKGEN : Turkish Turkish

ütün köşeleri aynı çember üzerinde olan çokgen

İÇ DÜNYA : Turkish Turkish

ireyin ruhsal yaşamının tümü

İÇ ETMEK : Turkish Turkish

eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeyerek kendine mal etmek

İÇ GEÇİRMEK : Turkish Turkish

derin soluk alarak üzüntüsünü belli etmek, içini çekmek

İÇ GEZEGEN : Turkish Turkish

yörüngesi yer yörüngesinin içinde kalan gezegen (merkür, venüs)

İÇ GICIKLAMAK ( YA DA GIDIKLAMAK) : Turkish Turkish

istek uyandırmak