Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAPIDAN KOVSAN BACADAN DÜŞER : Turkish Turkish

yüzsüz, arsız kimseler için kullanılır

KAPİK : Turkish Turkish

ublenin yüzde biri değerindeki para

KAPIKULE : Turkish Turkish

eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı

KAPIKULU, -NU : Turkish Turkish

osmanlılarda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlı ve yaya askerlerden oluşan örgüt

KAPIKULU, -NU : Turkish Turkish

kul, köle

KAPILANDIRMAK : Turkish Turkish

kapılanmasını sağlamak

KAPILANMA : Turkish Turkish

kapılanmak eylemi

KAPILANMAK : Turkish Turkish

ir işe girmek; o işte uzun süre kalmak

KAPILAR YÜZÜNE (ÜZERİNE, ÜSTÜNE) KAPANMAK : Turkish Turkish

istenilen şeye ulaşma olanağı verilmemek

KAPILARI AÇIK TUTMAK : Turkish Turkish

herhangi bir konuda ilişkiyi kesmeden anlaşma ortamını sürdürmeye çalışmak

KAPILARI KAPAMAK : Turkish Turkish

tüm ilişkileri kesmek ya da anlaşma ortamını ortadan kaldırmak

KAPILGAN : Turkish Turkish

kolayca etkilenen, her şeye çabuk kapılan

KAPILGANLIK : Turkish Turkish

kapılgan olma durumu

KAPILI : Turkish Turkish

elli nitelikte kapısı olan

KAPILI : Turkish Turkish

ir işte çalışan; özellikle resmi bir işte çalışan

KAPILIŞ : Turkish Turkish

kapılmak eylemi ya da biçimi

KAPILMA : Turkish Turkish

kapılmak eylemi ya da biçimi

KAPILMAK : Turkish Turkish

kapmak eylemine konu olmak

KAPILMAK : Turkish Turkish

sürüklenmek

KAPILMAK : Turkish Turkish

irine güvenip boş bulunarak aldanmak

KAPILMAK : Turkish Turkish

tutulmak, bağlanmak

KAPILMAK : Turkish Turkish

ir şeyin ya da kimsenin güçlü etkisinde kalmak

KAPILMAK : Turkish Turkish

ir duygunun şiddetli etkisinde kalmak

KAPINA SIĞMAMAK : Turkish Turkish

duygularına engel olamayıp taşkın davranışlarda bulunmak

KÂPINA VARAMAMAK : Turkish Turkish

değerce birinden pek aşağı olmak