Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KESİNTİLİ : Turkish Turkish

(para için) kesintisi olan

KESİNTİSİZ : Turkish Turkish

aralıksız

KESİNTİSİZ : Turkish Turkish

(para için) hiçbir vergi kesilmeden verilen

KESİNTİYE UĞRAMAK : Turkish Turkish

ir süre için durmak

KESİP ( YA DA KESTİRİP) ATMAK 1) : Turkish Turkish

uzun uzadıya düşünmeden kesin yargıya varmak

KESİP ( YA DA KESTİRİP) ATMAK 1) : Turkish Turkish

kesin olarak çözmek, bitirmek

KESİP BİÇMEK 1) : Turkish Turkish

ağzına geleni söylemek, ileri geri konuşmak

KESİP BİÇMEK 1) : Turkish Turkish

zorbalıkla korkutmak

KESİR, -SRİ : Turkish Turkish

ir birimin bölündüğü eşit parçalardan birini ya da birkaçını anlatan sayı

KESİRLİ : Turkish Turkish

kesir niteliğinde olan (sayı)

KESİRLİ SAYI : Turkish Turkish

ya da 1,3 gibi kesri olan sayı

KESİRSİZ : Turkish Turkish

kesiri bulunmayan (sayı)

KESİŞ : Turkish Turkish

kesmek eylemi ya da biçimi

KEŞİŞ : Turkish Turkish

hıristiyanlarda, manastırda yaşayan, hiç evlenmemiş papaz, karabaş, °rahip

KESİŞEN : Turkish Turkish

ir nokta ya da çizgi üzerinde birbirini kesip geçen (çizgiler ya da yüzeyler)

KEŞİŞHANE : Turkish Turkish

keşişlerin bulunduğu yer, °manastır

KEŞİŞLEME : Turkish Turkish

güneydoğudan esen yel, akçayel, "karayel" karşıtı

KEŞİŞLEME : Turkish Turkish

pusulada güneydoğuyu gösteren yön

KEŞİŞLİK : Turkish Turkish

keşiş olma durumu

KESİŞME : Turkish Turkish

kesişmek eylemi

KESİŞMEK : Turkish Turkish

irbirini kesmek: doğudan ve güneyden gelen yollar köyümüzde kesişiyor

KESİŞMEK : Turkish Turkish

pazarlıkta, herhangi bir fiyatta uyutmak

KESİŞMEK : Turkish Turkish

erkek ve kadın bakışlarla anlaşmak

KESİŞMEK : Turkish Turkish

ir nokta ya da çizgi üzerinde birbirine kavuşmak

KESİT, -Tİ : Turkish Turkish

ir şeyi inceleyebilmek için, enlemesine ya da boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey