Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KEŞİF, -ŞFİ : Turkish Turkish

var olduğu daha önce bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması

KEŞİF, -ŞFİ : Turkish Turkish

ir olay ya da durumun oluş nedenlerini anlayabilmek için yerinde inceleme yapma

KEŞİF, -ŞFİ : Turkish Turkish

gizli olan bir şey hakkında geniş bilgi edinme: keşif uçuşu

KEŞİF, -ŞFİ : Turkish Turkish

ir şeyin olacağını önceden anlama, sezme, °tahmin

KESİK : Turkish Turkish

kesilmiş olan

KESİK : Turkish Turkish

kesilerek bozulmuş olan

KESİK : Turkish Turkish

kısa

KESİK : Turkish Turkish

kesilmiş olan (akım, hat vb.)

KESİK : Turkish Turkish

geçişi yasaklanmış, engellenmiş olan (yol)

KESİK : Turkish Turkish

gazete, dergi vb.'den kesilmiş yazı, °kupür

KESİK : Turkish Turkish

kesilmiş olan yer

KESİK : Turkish Turkish

tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek

KESİK : Turkish Turkish

çökelek, ekşimik

KESİK : Turkish Turkish

âşık, hayran

KEŞİK : Turkish Turkish

sıra, °nöbet

KESİK KESİK : Turkish Turkish

ara vererek ve kısa kısa

KESİK KONİ : Turkish Turkish

ir koninin tabanına paralel bir düzlemle kesilmesinden elde edilen cisim

KESİK PİRAMİT : Turkish Turkish

ir piramit, tabanına koşut bir düzlemle kesildiğinde taban yönünde kalan cisim

KESİK PRİZMA : Turkish Turkish

ir prizmanın bütün yer ayrıtlarını kesen bir düzlemle elde edilen, kesiti ile tabanı arasında kalan cisim

KESİK SÖZCÜK : Turkish Turkish

ir bölümü kesilerek kullanılan sözcük

KEŞİKLEME : Turkish Turkish

almaş, °münavebe

KEŞİKLEŞMEK : Turkish Turkish

keşikle çalışmak

KESİKLİ : Turkish Turkish

kesikleri olan

KESİKLİ : Turkish Turkish

aralıklarla süren, duraklamalar yapan (elektirik akımı)

KESİKLİK : Turkish Turkish

kesik olma durumu