Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KESEKLENMEK : Turkish Turkish

toprak, parça parça olmak

KESEKLİ : Turkish Turkish

parça parça kabarmış olan (toprak)

KESELEME : Turkish Turkish

keselemek eylemi

KESELEMEK : Turkish Turkish

kir çıkarmak için vücudu keseyle ovmak

KESELENME : Turkish Turkish

keselenmek eylemi

KESELENMEK : Turkish Turkish

keselemek eylemi yapılmak

KESELENMEK : Turkish Turkish

kendini keselemek

KESELETMEK : Turkish Turkish

keselemek eylemini yaptırmak

KESELİ : Turkish Turkish

kesesi olan: keseli hayvan

KESELİKURT : Turkish Turkish

genellikle omurgalılarda, kasların içinde gelişen şerit kurtçuklarının genel adı (cysticercus)

KESELİLER : Turkish Turkish

kanguru gibi, dişilerinin karnında yavrularını taşımaya yarayan kese bulunan hayvanlar takımı

KESEN : Turkish Turkish

kesmek eylemini yapan

KESEN : Turkish Turkish

ir şekli kesen doğru

KEŞEN : Turkish Turkish

zincirden yular ya da ayak kösteği

KESENE : Turkish Turkish

sözleşme

KESENE : Turkish Turkish

abone

KESENE : Turkish Turkish

götürü, toptan iş

KESENEK : Turkish Turkish

devlet görevlilerinin aylıklarından her ay belli oranda kesilen para

KESENEK : Turkish Turkish

fabrika, çiftlik gibi gelir kaynaklarının gelirini satın alma işi, °iltizam

KESENEKÇİ : Turkish Turkish

keseneği alan kimse, °iltizamcı, °mültezim

KESENEKE ALMAK : Turkish Turkish

gelirini satın almak, °iltizam etmek

KESENEKE VERMEK : Turkish Turkish

ir şeyin gelirini önceden götürü olarak satmak

KESENİN AĞZINI AÇMAK : Turkish Turkish

ol para harcamaya başlamak

KESENİN DİBİ GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

para tükenmek

KESENİZE BEREKET : Turkish Turkish

maddi yardımı görülen bir kimseye "çok kazan, kazancın bol olsun" anlamında söylenen teşekkür sözü