Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KEŞ : Turkish Turkish

uyuşturucu düşkünü

KEŞ : Turkish Turkish

aptal

KESAFET, -Tİ : Turkish Turkish

çokluk, sıklık

KESAFET, -Tİ : Turkish Turkish

yoğunluk

KESAFET, -Tİ : Turkish Turkish

saydam olmama durumu, bulanıklık

KESAT : Turkish Turkish

alışverişte durgunluk

KESAT : Turkish Turkish

yokluk, kıtlık

KESATLIK : Turkish Turkish

kesat olma durumu

KESATLIK : Turkish Turkish

kıtlık zamanı

KESE : Turkish Turkish

cepte taşınan, içine para, tütün gibi şeyler konabilen, kumaştan ya da örgüden küçük torba

KESE : Turkish Turkish

kimi şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap

KESE : Turkish Turkish

yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilerek vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez

KESE : Turkish Turkish

ir kimsenin kendisine ait parası ya da serveti

KESE : Turkish Turkish

su bitkilerinde içi havayla dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik

KESE : Turkish Turkish

herhangi bir kese miktarında olan

KESE : Turkish Turkish

organizmanın kimi boşluklarına verilen ad

KESE : Turkish Turkish

eş yüz kuruşluk para birimi

KESE : Turkish Turkish

kısa, kestirme (yol)

KESECİK : Turkish Turkish

kulağın dolambacında bulunan ve lenfle dolu olan küçük zarsı organ

KESEDAR : Turkish Turkish

zengin kimselerin parasını yöneten ve gerekli harcamaları yapan kimse

KESEDAR : Turkish Turkish

esnafların gelirlerini toplayıp saklayan kimse

KESEK : Turkish Turkish

el, çapa ya da sabanın topraktan kaldırdığı iri parça

KESEK : Turkish Turkish

çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası

KESEKÂĞIDI, -NI : Turkish Turkish

ıçine kimi şeyler konulmak için kâğıttan yapılmış kese biçiminde torba

KESEKKIRAN : Turkish Turkish

tarlanın yüzeyindeki kesekleri ufalamaya yarayan tırmık ya da tokmak