Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ERİTMEK : Turkish Turkish

zayıflatmak

ERİTROSİT : Turkish Turkish

alyuvar

ERİTROTERAPİ : Turkish Turkish

kimi hastalıkların kızıl ve kızılötesi ışınlarla tedavisi

ERİYEBİLİR : Turkish Turkish

isıtıldığında sıvılaşan (madde)

ERİYEBİLİRLİK : Turkish Turkish

eriyebilir, sıvılaşabilir olma durumu

ERİYİK : Turkish Turkish

ıçinde katı bir madde erimiş bulunan sıvı, °mahlul

ERİYİŞ : Turkish Turkish

erimek eylemi ya da biçimi

ERK, -Kİ : Turkish Turkish

yönetenlerin hukuksal ya da eylemsel yetkisi, güç, °kudret, °iktidar

ERK, -Kİ : Turkish Turkish

sözü geçerlik, istediğini yaptırabilme gücü, °nüfuz

ERK, -Kİ : Turkish Turkish

ir bireyin, bir toplumsal kümenin, bir toplumun, başka birey, küme ya da toplumları egemenliği, baskısı ve denetimi altına alma, özgürlüklerine karışma ve onları belli biçimlerde davranmaya zorlama yetkisi ya da yeteneği, °iktidar

ERKÂN : Turkish Turkish

ir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler

ERKÂN : Turkish Turkish

general ya da amiral aşamasındaki askerler

ERKÂN : Turkish Turkish

yol, yöntem

ERKÂN : Turkish Turkish

temeller, esaslar

ERKÂN KÜRKÜ : Turkish Turkish

padişah tarafından vezirliğe yükseltilenlere giydirilen kürk

ERKÂNI HARBİYEİ UMUMİYE : Turkish Turkish

genelkurmay

ERKÂNIHARP : Turkish Turkish

kurmay

ERKE : Turkish Turkish

enerji

ERKE : Turkish Turkish

(doğa bilimlerinde) ış başarma yetisi

ERKEÇ : Turkish Turkish

erkek keçi

ERKEÇSAKALI : Turkish Turkish

keçisakalı, çayırmelikesi

ERKEK : Turkish Turkish

ınsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı

ERKEK : Turkish Turkish

sperma oluşturan organizma

ERKEK : Turkish Turkish

yetişkin adam, "kadın" karşıtı

ERKEK : Turkish Turkish

koca