Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ERİŞKİN : Turkish Turkish

vücudunun gelişimi tamamlanmış olan, olgun, ergin, °kâhil

ERİŞKİN : Turkish Turkish

evrimleşmede ileri aşamaya ulaşmış olan, °mütekâmil

ERİŞKİNLİK : Turkish Turkish

erişkin olma durumu, olgunluk, kâhillik

ERİŞMEK : Turkish Turkish

varılması zamana, emeğe bağlı olan ya da uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak

ERİŞMEK : Turkish Turkish

ir yere ulaşmak, varmak

ERİŞMEK : Turkish Turkish

elirli bir olgunluk durumuna varmak

ERİŞMEK : Turkish Turkish

(zaman için) gelip çatmak

ERİŞMEK : Turkish Turkish

ir duruma, bir düzeye, bir değere ulaşmak

ERİŞTE : Turkish Turkish

kesilip kurutulmuş hamur, ev makarnası

ERİSTİK : Turkish Turkish

didişim

ERİŞTİRMEK : Turkish Turkish

erişmesini sağlamak

ERİTEN : Turkish Turkish

ıçinde katı bir madde eriyebilen ya da katı bir maddeyi eritebilen (sıvı)

ERİTİCİ : Turkish Turkish

eritme özelliği olan

ERİTİCİ : Turkish Turkish

ir başka maddeyi eriten, çözündüren cisim

ERİTİLİŞ : Turkish Turkish

eritilmek eylemi ya da biçimi

ERİTİLMEK : Turkish Turkish

eritmek eylemi yapılmak

ERİTİŞ : Turkish Turkish

eritmek eylemi ya da biçimi

ERİTME : Turkish Turkish

eritmek eylemi

ERİTME : Turkish Turkish

metallerde erimeyi sağlamak amacıyla dökümden önce yapılan ısıtma işlemi

ERİTME PEYNİR : Turkish Turkish

sert peynirlerin eritilip, kimi kez baharat katılmasıyla elde edilen bir tür peynir

ERİTMEK : Turkish Turkish

isı etkisiyle bir maddeyi sıvı durumuna getirmek

ERİTMEK : Turkish Turkish

ir katı maddeyi bir sıvıda çözdürmek

ERİTMEK : Turkish Turkish

erimesini sağlamak, erimesine neden olmak

ERİTMEK : Turkish Turkish

satmak, tüketmek

ERİTMEK : Turkish Turkish

harcayıp tüketmek