Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EŞLEMEK : Turkish Turkish

enzer iki şeyi bir araya getirmek

EŞLEMEK : Turkish Turkish

sesle görüntü arasında gerekli bağı sağlamak

EŞLEMELİ : Turkish Turkish

eşlemesi yapılmış (film)

EŞLEMESİZ : Turkish Turkish

görüntü ve ses kuşakları arasında eşleme bulunmayan (film)

EŞLEMESİZ : Turkish Turkish

gerçekleştirilmiş eşlemesi bozulmuş olan (film)

EŞLENİK : Turkish Turkish

herhangi bir biçimde birbiriyle oranlı bulunan (nokta, çizgi, sayı)

EŞLENİKLİK : Turkish Turkish

eşlenik olma durumu

EŞLENMEK : Turkish Turkish

eşlemek eylemine konu olmak

EŞLEŞMEK : Turkish Turkish

irbiriyle eş olmak, eş tutmak

EŞLEŞMEK : Turkish Turkish

çiftleşmek

EŞLİK : Turkish Turkish

eş olma durumu

EŞLİK : Turkish Turkish

ınsan sesi ya da tek çalgı için yazılmış yapıtlarda, başlıca ses ya da seslere yardımcı durumda olan çalgılar bütünü

EŞLİK ETMEK : Turkish Turkish

ir solist, bir çalgı ya da orkestrayla birlikte müzik icra etmek, ºrefakat etmek

EŞLİK ETMEK : Turkish Turkish

eraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, ºrefakat etmek

ESMA : Turkish Turkish

adlar, isimler

ESMAYI ÜSTÜNE SIÇRATMAK : Turkish Turkish

davranışlarıyla belayı üstüne çekmek

EŞME : Turkish Turkish

eşmek eylemi

EŞME : Turkish Turkish

kaynak, pınar

EŞMEK : Turkish Turkish

hızlı gitmek

ESMEK, -ER : Turkish Turkish

(hava için) bir yönden bir yöne akmak, hareket etmek, rüzgâr olmak

ESMEK, -ER : Turkish Turkish

yapılması önce düşünülmüş olmayan ya da beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek

EŞMEK, -ER : Turkish Turkish

toprağı ya da toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak

EŞMEK, -ER : Turkish Turkish

araştırmak, incelemek

ESMER : Turkish Turkish

karaya çalan buğday rengi

ESMER : Turkish Turkish

teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız