Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ESKİCİL : Turkish Turkish

eskiyi seven

ESKİCİLİK : Turkish Turkish

eskicinin işi

ESKİDEN : Turkish Turkish

geçmiş zamanlarda, çağlarda, geçmişte, önceden, önceleri, evvelce, vaktiyle, °mukaddema

ESKİDÜNYA : Turkish Turkish

avrupa, asya ve afrika'ya topluca verilen ad

ESKİL : Turkish Turkish

eskiyle ilgili, °arkaik

ESKİLER : Turkish Turkish

eski çağ insanları, eski kuşaklar, bizden, önce yaşayanlar

ESKİLER : Turkish Turkish

eski eşya

ESKİLEŞMEK : Turkish Turkish

eskimek

ESKİLİK : Turkish Turkish

eski olma durumu

ESKİME : Turkish Turkish

eskimek eylemi, yıpranma

ESKİMEK : Turkish Turkish

çok kullanılmaktan ya da zamanın etkisiyle yıpranmak, eski duruma gelmek, aşınmak

ESKİMEÖLÇER : Turkish Turkish

oyaların, kaplamaların vb. gereçlerin eskime ve yıpranmaya karşı dayanma gücü- nü ölçen aygıt

ESKİMO : Turkish Turkish

kutup bölgelerinde yaşayan toplulukların adı

ESKİMO : Turkish Turkish

u topluluktan olan kimse

ESKİMO : Turkish Turkish

u topluluğa özgü, bu toplulukla ilgili

ESKİMOCA : Turkish Turkish

eskimo dili

EŞKİN : Turkish Turkish

atın aralıksız ve düzenli adımlarla hızlı yürüyüşü

EŞKİN : Turkish Turkish

öyle yürüyen (hayvan)

EŞKİN : Turkish Turkish

öyle bir yürüyüşle

EŞKİNLİ : Turkish Turkish

hızlı ve düzenli giden (at)

EŞKİNSİZ : Turkish Turkish

hızlı ve düzenli gitmeyen (at)

ESKİŞEHİRTAŞI : Turkish Turkish

lületaşı

ESKİSİ GİBİ : Turkish Turkish

önceden olduğu gibi

ESKİSİ KADAR : Turkish Turkish

eskiden olduğu gibi, eskiden olduğu ölçüde

ESKİSİ OLMAYANIN YENİSİ (ACARI) OLMAZ : Turkish Turkish

yeni bir şey edinince eskisini hemen elden çıkarmamalıdır