Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ESİR ALMAK : Turkish Turkish

tutsak etmek

ESİR DÜŞMEK : Turkish Turkish

tutsak olmak

ESİR ETMEK : Turkish Turkish

tutsak durumuna getirmek

ESİR OLMAK : Turkish Turkish

tutsak olmak

ESİRCİ : Turkish Turkish

köle alışverişi yapan kimse

ESİRCİLİK : Turkish Turkish

köle alışverişi yapma

ESİRGEME : Turkish Turkish

esirgemek eylemi, sakınma, °himaye

ESİRGEMEK : Turkish Turkish

korumak, ºhimaye etmek

ESİRGEMEK : Turkish Turkish

ir şeyi yapmaktan ya da vermekten kaçınmak

ESİRGEMEK : Turkish Turkish

(olumsuz biçimde) feda etmekten çekinmek, °diriğ etmek

ESİRGEMEZLİK : Turkish Turkish

özveride bulunma

ESİRGENİŞ : Turkish Turkish

esirgenmek eylemi

ESİRGENMEK : Turkish Turkish

esirgemek eylemi yapılmak

ESİRGEYİCİ : Turkish Turkish

koruyan, koruyucu

ESİRGEYİCİLİK : Turkish Turkish

esirgeyici olma durumu

ESİRGEYİŞ : Turkish Turkish

esirgemek eylemi ya da biçimi

ESİRLİK : Turkish Turkish

esir olma durumu ya da süresi, tutsaklık, kölelik

ESİRMEK : Turkish Turkish

sarhoş olmak; usunu yitirmek, delirmek; kendinden geçmek

ESİRMEK : Turkish Turkish

çok kızmak, sertleşmek

ESİŞ : Turkish Turkish

esmek eylemi ya da biçimi

EŞİT, -Tİ : Turkish Turkish

yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki ya da daha çok şeyler), °müsavi

EŞİT, -Tİ : Turkish Turkish

aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan

EŞİTÇENETLİ : Turkish Turkish

ıki çeneti birbirine eşit olan (yumuşakçalar)

EŞİTÇİ : Turkish Turkish

eşitçilik yanlısı

EŞİTÇİLİK : Turkish Turkish

ınsanların özellikle hukuk, siyasa ve ekonomi bakımından eşitliğini isteyen öğretilerin genel adı, °müsavatçılık