Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ESKİ : Turkish Turkish

ir önceki, °sabık

ESKİ : Turkish Turkish

geçerli olmayan

ESKİ : Turkish Turkish

herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan

ESKİ : Turkish Turkish

geçmiş çağlardaki, zamanlardaki

ESKİ : Turkish Turkish

mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan

ESKİ AĞIZA YENİ TAAM : Turkish Turkish

turfanda bir şey yenirken söylenen bir söz

ESKİ ÇAMLAR BARDAK OLDU : Turkish Turkish

devir değişti, eski tutumların değeri kalmadı

ESKİ DEFTERLERİ KARIŞTIRMAK ( YA DA YOKLAMAK) : Turkish Turkish

eski olayları, bir yarar umarak ya da başka bir amaçla yeniden ele almak

ESKİ ESERLER : Turkish Turkish

eski budunların bilim, yazın, din ve güzel sanatıyla ilgili her türlü yapıtı ya da kalıntısı, °asarıatika

ESKİ GÖZ AĞRISI : Turkish Turkish

eski sevgili, ilk göz ağrısı

ESKİ HAMAM ESKİ TAS : Turkish Turkish

hiçbir şeyi değişmemiş, eski durumunda kalmış

ESKİ HAYRATI DA BERBAT ETMEK : Turkish Turkish

ir işi daha iyi bir duruma sokmaya çalışırken büsbütün bozmak

ESKİ KAFALI : Turkish Turkish

günün düşünce ve yaşayışına ayak uyduramayan (kimse)

ESKİ KAFALILIK : Turkish Turkish

eski kafalı olma durumu

ESKİ KÖYE YENİ ÂDET : Turkish Turkish

yadırganan bir yenilik yapmaya kalkışanlar için söylenir

ESKİ KURT : Turkish Turkish

mesleğinde uzmanlaşmış olan kimse

ESKİ KURT : Turkish Turkish

ir işin hileli yanlarını bilen ve kolay aldatılamayan kimse

ESKİ PÜSKÜ : Turkish Turkish

çok eski; iyice eski (şeyler)

ESKİ TOPRAK : Turkish Turkish

yaşlandığı halde dinç (kimse)

ESKİ TÜFEK : Turkish Turkish

herhangi bir işte eski ve deneyimli olan (kimse)

ESKİ TÜFEK : Turkish Turkish

ilk toplumculardan olan kimse

ESKİÇAĞ : Turkish Turkish

tarih çağları içindeki en eski zamandan başlayıp yazının bulunuşuna kadar geçen dönem

ESKİCE : Turkish Turkish

iraz eski, çok yeni olmayan

ESKİCİ : Turkish Turkish

her türlü eski eşya alım satımıyla uğraşan kimse

ESKİCİ : Turkish Turkish

eski ayakkabıları onaran kimse