Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ETYEMEZ : Turkish Turkish

etyemezlik rejimini uygulayan kimse, °vejetaryen

ETYEMEZLİK : Turkish Turkish

her tür etin, et türevlerinin hayvansal besinlerin yer almadığı beslenme biçimi, °vejetaryenlik

EU : Turkish Turkish

evropiyum'un simgesi

EV : Turkish Turkish

ıçinde oturulan, barınılan konut

EV : Turkish Turkish

yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı

EV : Turkish Turkish

ir kimsenin ya da ailenin içinde yaşadığı yer, konut

EV : Turkish Turkish

evin iç düzeni, eşyası vb

EV : Turkish Turkish

aynı ailenin birlikte yaşayan üyeleri

EV : Turkish Turkish

ıçinde bir iş görülen ya da kimi zaman belirli bir amaçla kullanılan yer

EV : Turkish Turkish

herhangi bir yerde toplumsal, kültürel, ekonomik etkinliklerin yapılmasını sağlayan kuruluş

EV : Turkish Turkish

toplumsal birim, °hane

EV (BARK) YIKMAK : Turkish Turkish

karı kocayı birbirinden ayırmak

EV AÇMAK : Turkish Turkish

ayrı bir eve yerleşmek, ayrı bir eve geçmek

EV AÇMAK : Turkish Turkish

evlenmek

EV ADAMI : Turkish Turkish

evine bağlı erkek

EV ALMA, KOMŞU AL : Turkish Turkish

komşuya verilen değeri anlatan atasözü

EV ALTI : Turkish Turkish

eski evlerde ambar, ahır olarak kullanılan zemin katı

EV BARK : Turkish Turkish

ev, mülk

EV BARK : Turkish Turkish

aile, çoluk çocuk

EV BOZMAK : Turkish Turkish

(karı koca) ayrılmak ya da ayrılmasına neden olmak

EV EV DOLAŞMAK ( YA DA GEZMEK) : Turkish Turkish

her eve uğrayarak dolaşmak (gezmek)

EV GAİLESİ : Turkish Turkish

evin maddi, manevi yükü

EV HALKI : Turkish Turkish

ir evde yaşayanların tümü

EV İŞİ : Turkish Turkish

evdekilerin ev içindeki gereksinmelerini sağlayan işler

EV İŞLETMEK : Turkish Turkish

genelev sahibi olmak