Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FARAŞ : Turkish Turkish

toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan kürek biçiminde teneke ya da plastikten, saplı kap

FARAŞ GİBİ ( YA DA FARAŞ KADAR) : Turkish Turkish

çok büyük (ağız)

FARAZA : Turkish Turkish

diyelim ki, sayalım ki, sözgelişi, ola ki, tutalım ki

FARAZİ : Turkish Turkish

ir varsayıma dayanan, varsayımsal, °hipotetik

FARAZİYAT, -TI : Turkish Turkish

varsayımlar

FARAZİYE : Turkish Turkish

varsayım, °hipotez

FARBA : Turkish Turkish

- farbala

FARBALA : Turkish Turkish

fırfır

FARBALI : Turkish Turkish

farbası olan

FARE : Turkish Turkish

sıçangillerden, küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan (mus)

FARE : Turkish Turkish

kimi zaman sıçan yerine kullanılır

FARE : Turkish Turkish

ilş. bilgisayar ekranında çalışılan noktanın değiştirilmesini sağlayan küçük düzenek

FARE DELİĞE SIĞMAMIŞ, BİR DE KUYRUĞUNA ( YA DA KIÇINA) KABAK BAĞLAMIŞ : Turkish Turkish

yapamayacağı kadar ağır bir işi varken başka bir iş daha yüklenmiş

FARE DELİĞE SIĞMAMIŞ, BİR DE KUYRUĞUNA ( YA DA KIÇINA) KABAK BAĞLAMIŞ : Turkish Turkish

kendisi sığıntı durumundayken yanına bir kişi daha almış

FARE DELİĞİ : Turkish Turkish

gizlenilecek yer

FARE DÜŞSE, BAŞI YARILIR : Turkish Turkish

ir yerin boş ve yoksulluk içinde bulunduğunu anlatır

FARECİL : Turkish Turkish

fareler ya da sıçanlarla beslenen hayvan

FAREKULAĞI, -NI : Turkish Turkish

çuhaçiçeğigillerden, tohumu kuşyemi olarak kullanılan bitkilerin cins adı (anagallis)

FAREKULAĞI, -NI : Turkish Turkish

yabanimercanköşk

FAREKUŞU : Turkish Turkish

afrika'da yaşayan, ensesinde mavi tüyler bulunan, zayıf ve yuvarlak kanatlı bir tür kuş

FARELİK : Turkish Turkish

gemiye farelerin girmesini önlemek amacıyla palamarla takılan yuvarlak sac

FARENJİT : Turkish Turkish

yutak yangısı, boğak, °hunnak, °anjin

FARFARA : Turkish Turkish

ağzı kalabalık, gürültücü

FARFARA : Turkish Turkish

övüngen

FARFARACI : Turkish Turkish

gürültücü, şamatacı (kimse)