Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FALÇETA, FALÇETE : Turkish Turkish

- falçata

FALCI : Turkish Turkish

fala bakan kimse, bakıcı

FALCILIK : Turkish Turkish

falcının işi

FALİHAYIR, -YRI : Turkish Turkish

ıyiye yorulur olgu

FALSO : Turkish Turkish

ir parça çalınır ya da söylenirken yapılan nota yanlışlığı

FALSO : Turkish Turkish

yanlış davranış

FALSO YAPMAK : Turkish Turkish

yanlış çalmak, söylemek

FALSO YAPMAK : Turkish Turkish

yanlış davranışta bulunmak

FALSOLU : Turkish Turkish

yanlış, hatalı, kusurlu

FALSOSUZ : Turkish Turkish

yanlışsız, hatasız, kusursuz

FALYA : Turkish Turkish

topları ateşlemek için ağızotunun konulduğu delik

FALYA : Turkish Turkish

kapıp koyuverme

FALYANOS : Turkish Turkish

yunusbalığının iri bir türü

FAMİLYA : Turkish Turkish

aile

FAMİLYA : Turkish Turkish

irçok ortak özellikleri nedeniyle bir araya getirilen cinslerin topluluğu, °fasile

FAMİLYA : Turkish Turkish

hlk. karı, eş

FANATİK : Turkish Turkish

ir kimseye ya da bir şeye aşırı derecede coşku ve tutkuyla bağlı olan (kimse)

FANATİK : Turkish Turkish

ınançlarında katı olan, bağnaz

FANATİKLİK : Turkish Turkish

fanatik olma durumu, bağnazlık

FANATİZM : Turkish Turkish

ir kimseye ya da bir şeye aşırı bağlılık, bağnazlık

FANFAN : Turkish Turkish

konuşması çok iyi anlaşılmayan (kimse)

FANFAR : Turkish Turkish

üflemeli bakır çalgılardan oluşan orkestra

FANFAR : Turkish Turkish

u orkestranın çaldığı tartımlı ve canlı parça

FANFİNFON : Turkish Turkish

"anlaşılmayan yabancı bir dille konuşmak" anlamında kullanılan "fanfin" ya da "fanfinfon etmek" deyiminde geçer

FANİ : Turkish Turkish

ölümlü, gelip geçici, kalımsız