Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FARMAKOLOJİST : Turkish Turkish

- farmakolog

FARMASON : Turkish Turkish

hlk. dinsiz, imansız

FARMASONLUK : Turkish Turkish

masonluk

FARS : Turkish Turkish

ıran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halkın soyundan olan kimse

FARS : Turkish Turkish

ılkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun

FARSÇA : Turkish Turkish

ıran devletinin resmi dili

FART FURT : Turkish Turkish

- farta furta

FARTA FURTA : Turkish Turkish

anlamsız, boş sözlerle böbürlenerek

FARTA FURTA FARTA FURTA ETMEK : Turkish Turkish

anlamsız, boş sözlerle böbürlenmek

FARTASI FURTASI OLMAMAK : Turkish Turkish

patavatsızca konuşmak

FARTFURTÇU : Turkish Turkish

gelişigüzel iş yapan, konuşan, palavra atan (kimse)

FARZ : Turkish Turkish

müslümanlıkta, özür olmadıkça, yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan tanrı buyruğu

FARZ : Turkish Turkish

yapmak zorunda kalınan şey, boyun borcu

FARZ ETMEK : Turkish Turkish

öyle kabul etmek, varsaymak

FARZ OLUNMAK : Turkish Turkish

varsayılmak

FARZIMUHAL, -Lİ : Turkish Turkish

olmayacak, gerçekleşmeyecek bir şeyi olacakmış, gerçekleşecekmiş gibi düşünerek, sayarak, tutalım ki, sayalım ki

FAŞ : Turkish Turkish

açığa vurulmuş, ortaya dökülmüş

FAŞ ETMEK : Turkish Turkish

(gizliyi) açığa vurmak, duyurmak, ortaya dökmek, dile vermek

FASA FİSO : Turkish Turkish

değer ve önemi olmayan, boş (şey ya da söz)

FASARİT : Turkish Turkish

duvara ya da tavana püskürtülerek yapılan bir sıva türü

FASARYA : Turkish Turkish

oş, anlamsız (söz)

FASETA : Turkish Turkish

- façeta

FASİH : Turkish Turkish

(anlatış için) açık ve düzgün

FASİH : Turkish Turkish

açık ve düzgün konuşma yeteneği olan

FASİKÜL : Turkish Turkish

ansiklopedilerin, büyük kitapların ayrı kapaklar içinde satışa çıkarılan bir ya da birkaç formalık bölümü, °cüz