Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
LIMEKILN : English Turkish Redhouse

lime.kilnlaym'kîl, laym'kîln isim kireç ocağı

LIMELIGHT : English Turkish Redhouse

lime.lightlaym'layt isim
kireç lambası.
tiyatro spot, spotlu lamba.
ilgi merkezi, ilgi odağı

LIMESTONE : English Turkish Redhouse

lime.stonelaym'ston isim kireçtaşı

LIMIT : English Turkish Redhouse

lim.itlîm'ît isim limit, sınır, had, uç. fiil sınırlandırmak, sınırlamak, kısıtlamak

LIMITATION : English Turkish Redhouse

lim.i.ta.tionlîmıtey'şın isim sınırlama, kısıtlama

LIMITED : English Turkish Redhouse

lim.i.tedlîm'îtîd sıfat
sınırlı, kısıtlı; az, sayılı.
çevrili.
ekspres (tren).
İngiliz İngilizcesi sınırlı sorumlu (şirket)

LIMITED LIABILITY COMPANY : English Turkish Redhouse

ticaretlimitet şirket

LIMITLESS : English Turkish Redhouse

lim.it.lesslîm'îtlîs sıfat sınırsız, sonsuz

LIMOUSINE : English Turkish Redhouse

lim.ou.sinelîm'ızin isim limuzin

LIMP : English Turkish Redhouse

limplîmp fiil topallamak, aksamak. isim topallama. sıfat yumuşak, bükülgen, gevşek

LIMPID : English Turkish Redhouse

lim.pidlîm'pîd sıfat berrak, şeffaf, duru

LINCHPIN : English Turkish Redhouse

linch.pinlînç'pîn isim tekerleğin dingil çivisi

LINDEN : English Turkish Redhouse

lin.denlîn'dın isim ıhlamur ağacı, ıhlamur

LINDEN TEA : English Turkish Redhouse

ıhlamur

LINE : English Turkish Redhouse

linelayn isim
çizgi.
yol, hat.
ip, sicim.
satır; dize, mısra: There are fiftyfour lines on this page. Bu sayfada elli dört satır var. a line of poetry bir şiir dizesi.
dizi, sıra; saf: a line of oaks bir sıra meşe. Stay in line! Sıradan çıkmayın! The worshipers were arrayed in lines. Müminler saf bağlamışlardı.
kuyruk: We stood in that line for hours. O kuyrukta saatlerce bekledik.
kısa mektup, pusula, not.
hiza.
konuşma dili iş, meslek.
(telefon, telgraf, tren, gemi v.b. için) hat.
olta.
seri, dizi.
belirli bir cins veya marka mal.
tiyatro rol.
soy.
argo kandırıcı sözler, martaval, masal.
çoğul ana hatlar.
askeri hat; saf: line of retreat ricat hattı. front line cephe hattı. line of communications ulaşım hattı. fiil
çizgilerle göstermek.
çizgi çekmek.
up dizmek, sıralamak.
up sıraya girmek

LINE OF DEFENCE : English Turkish Redhouse

askeri savunma hattı.
savunma tezimiz

LINE OF LEAST RESISTANCE : English Turkish Redhouse

en kolay yol

LINE OF VISION : English Turkish Redhouse

görüş hattı

LINEAGE : English Turkish Redhouse

lin.e.agelîn'iyîc isim soy, nesil, silsile

LINEAMENT : English Turkish Redhouse

lin.e.a.mentlîn'iyımınt isim, çoğul yüz hatları

LINEAR : English Turkish Redhouse

lin.e.arlîn'iyır sıfat
çizgisel.
doğrusal

LINEAR MEASURE : English Turkish Redhouse

uzunluk ölçüsü

LINEMAN : English Turkish Redhouse

line.manlayn'mın isim hat bekçisi; hat döşeyicisi

LINEN : English Turkish Redhouse

lin.enlîn'ın sıfat keten. isim
keten kumaş, keten.
masa örtüleri ve yatak çarşafları.
iç çamaşırı, çamaşır

LINEN CLOSET : English Turkish Redhouse

çamaşır dolabı