Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
SURVEYOR : English Turkish Redhouse

sur.vey.orisim yeri ölçen/mesaha eden kimse

SURVIVAL : English Turkish Redhouse

sur.viv.alsırvay'vıl isim
hayatta kalma.
kalıntı, artakalan şey

SURVIVE : English Turkish Redhouse

sur.vivesırvayv' fiil
hayatta kalmak; sağ kalmak.
ayakta kalmak.
(birinden) uzun yaşamak.
(afet, kaza veya zor bir durumu) atlatmak

SURVIVOR : English Turkish Redhouse

sur.vi.vorsırvay'vır isim
sağ kalan kimse.
ayakta kalan şey.
konuşma dili zor durumları göğüsleyip atlatabilen kimse

SUSCEPTIBLE : English Turkish Redhouse

sus.cep.ti.blesısep'tıbıl sıfat çevresindekilerden kolaylıkla etkilenen; duygularına kolaylıkla kapılan (biri)

SUSPECT : English Turkish Redhouse

sus.pects^s'pekt sıfat kuşkulu, şüpheli, şüphe uyandıran; sakıncalı; mimli. isim sanık, zanlı

SUSPEND : English Turkish Redhouse

sus.pendsıspend' fiil
asmak; sarkıtmak.
(from) geçici olarak uzaklaştırmak, tardetmek.
(cezayı) ertelemek, tecil etmek.
geçici olarak durdurmak, kesmek; ara vermek; tatil etmek.
geçici olarak yürürlükten kaldırmak; askıya almak

SUSPENDER : English Turkish Redhouse

sus.pend.ersıspen'dır isim
(pantolonun düşmesini önlemek için) askı.
İngiliz İngilizcesi qartiyer

SUSPENSE : English Turkish Redhouse

sus.pensesıspens' isim, sinema süspans, geciktirim

SUSPENSEFUL : English Turkish Redhouse

sus.pense.fulsıfat süspans dolu

SUSPENSION : English Turkish Redhouse

sus.pen.sionsıspen'şın isim
asma, sarkıtma; asılma, sarkıtılma.
geçici olarak uzaklaştırma veya uzaklaştırılma.
(cezayı) erteleme; (ceza) ertelenme.
geçici olarak durdurma veya durdurulma.
geçici olarak yürürlükten kaldırma veya kaldırılma; askıya alma veya alınma.
kimya süspansiyon, asıltı.
otomotiv süspansiyon

SUSPENSION BRIDGE : English Turkish Redhouse

asma köprü

SUSPICION : English Turkish Redhouse

sus.pi.cionsıspîş'ın isim kuşku, şüphe

SUSPICIOUS : English Turkish Redhouse

sus.pi.cioussıspîş'ıs sıfat
kuşku dolu; şüphe içinde; kuşku duyan: You seem suspicious. Şüphe ediyor gibisin. He's suspicious by nature. Şüpheci biri o.
şüpheli, şüphe uyandıran

SUSTAIN : English Turkish Redhouse

sus.tainsısteyn' fiil
ayakta tutmak;
in yaşamasını sağlamak;
in çökmesine engel olmak; devam ettirmek, sürdürmek.
(ağırlığı) çekmek.
doğrulamak, tasdik etmek.
kaldırmak, katlanmak.
hukuk (hâkim) (bir şeyin) doğru olduğunu kabul etmek.
(kötü bir şeye) uğramak

SUSTAINED : English Turkish Redhouse

sus.tain.edsıfat
başından sonuna kadar aynı güçle sürdürülen.
başından sonuna kadar aynı kalitede/seviyede sürdürülen

SUSTENANCE : English Turkish Redhouse

sus.te.nances^s'tınıns isim
yiyecek bir şey/şeyler, yiyecek/yiyecekler.
(bir yiyeceğin içindeki) besleyici maddeler.
ayakta tutma; yaşamasını sağlama; çökmesine engel olma.
ayakta tutan şey

SVELT : English Turkish Redhouse

sveltsvelt sıfat ince ve zarif, narin

SVELTE : English Turkish Redhouse

sveltesvelt sıfat ince ve zarif, narin

SWAB : English Turkish Redhouse

swabswab isim ufak bir çubuğun ucuna takılı hidrofil pamuk veya bez parçası. fiil (swabbed, swabbing) (pamuklu çubukla) temizlemek

SWADDLE : English Turkish Redhouse

swad.dleswad'ıl fiil (bebeği) kundağa sarmak, kundaklamak

SWADDLING CLOTHES : English Turkish Redhouse

kundak bezleri

SWAGGER : English Turkish Redhouse

swag.gerswäg'ır fiil
kasıla kasıla yürümek.
sallana sallana yürümek

SWALLOW : English Turkish Redhouse

swal.lowswal'o fiil
yutmak.
yutmak, sesini çıkarmadan sineye çekmek.
konuşma dili yutmak, kanmak, aldanmak, inanmak.
yutkunmak. isim yudum

SWALLOW ONE'S PRIDE : English Turkish Redhouse

gururunu bir yana bırakmak