English To Turkish
DEDUCTION AT SOURCE : English Turkish
kaynakta kesme, vergi mükellefi tarafından gelir vergileri için ödenen ilk kesinti ve vergi ödemesi
DEDUCTION METHOD : English Turkish
tümdengelim metotları, tek bir ayrıntıdan genel kural belirleyen felsefi yöntem
DEDUCTION OF TAX AT SOURCE : English Turkish
verginin kaynakta kesilmesi, bir kişinin gelir vergisinden çıkartılabilen miktar
DEDUCTIVE : English Turkish
adj. çıkarsamaya ait, tümdengelimli; sonuç çıkarılabilir; anlaşılabilir
DEDUCTIVE REASONING : English Turkish
tümdengelimli usavurma, gerçeklerin düzenli olarak analiz edilmesiyle sonuca varan mantıklı düşünme
DEDUCTIVELY : English Turkish
adv. tümdengelimli olarak, çıkararak, sonuç çıkararak, mantıklı düşünme ile
DEE : English Turkish
n. bir erkek veya kadın adı; bir soyadı; John Dee (
1608?), Britanyalı bir matematikçi ve astrolog; kuzeydoğu İskoçya'da bir nehir; batı İngiltere ve kuzey Galler'de bir nehir
DEED : English Turkish
n. iş, eylem, fiil; kahramanlık, cesaretli davranış; başarı; belge, tapu
DEED : English Turkish
v. senetle devretmek
DEED OF ASSIGNMENT : English Turkish
devir senedi, sahiplik haklarını devretme
DEED OF DIVORCE : English Turkish
oşanma kararı, boşanma ilanı, boşanma emri
DEED OF LEASE : English Turkish
kira senedi, kira için verilen belge veya tasdikname
DEED OF TRUST : English Turkish
vekâletname, bir kişiye yasal sorumluluk veren belge (mülkiyet, vs. için)
DEED POOL : English Turkish
n. tek yanlı sözleşme
DEEDBOX : English Turkish
n. belge kutusu, belgelerin saklandığı kutu
DEEJAY : English Turkish
n. diskcokey
DEEM : English Turkish
v. farzetmek, varsaymak, saymak, zannetmek; inanmak; dikkate almak
DEEM LIKELY : English Turkish
v. ihtimal vermek
DEEM SUITABLE : English Turkish
v. uygun bulmak, uygun görmek
DEEMED IT HIS DUTY : English Turkish
kendi görevi gibi saydı, bunun kendi sorumluluğu olduğuna inandı
DEEMED IT NECESSARY : English Turkish
lüzum görmek, önemli veya gerekli olduğu kanısına vardı
DEEMED NULL AND VOID : English Turkish
geçersiz saymak, artık gereci olmamak
DEEMSTER : English Turkish
n. deemster, Man Adası’nda iki mahkeme başkanından biri
DEEMSTERSHIP : English Turkish
n. deemstership, Man Adası’nda iki mahkeme başkanından makamı veya konumu
DEEP : English Turkish
n. derinlik; koyuluk; karanlık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani