Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DELAWARE : English Turkish

n. Birleşik Devletler'de bir eyalet; doğu ABD'de bir nehir; kırmızı ve tatlı meyve veren bir üzüm türü; bir soyadı

DELAWAREAN : English Turkish

n. Delawareli, Delaware (ABD) yerlisi veya Delaware'de yaşayan

DELAWAREAN : English Turkish

adj. Delaware'nin (ABD) veya Delaware ile ilgili

DELAY : English Turkish

n. erteleme, geciktirme, gecikme, tehir, tecil, geç kalma, mühlet

DELAY : English Turkish

v. geciktirmek, ertelemek, gecikmek, geç kalmak; oyalamak, oyalanmak, alıkoymak, savsaklamak

DELAY CLOCK : English Turkish

ileride bir zamanda çalışmak üzere kurulan saate benzer mekanizme

DELAY ENDORSEMENT : English Turkish

onayı geciktirmek, onayı ertelemek veya bekletmek

DELAY MECHANISM : English Turkish

geciktirme mekanizması, erteleme mekanizması, bir faaliyeti erteleyen veya geciktiren mekanik cihaz

DELAY OF JUDGEMENT : English Turkish

mahkeme kararının gecikmesi, bir mahkemenin vereceği resmî kararın ertelenmesi

DELAY OF JUSTICE : English Turkish

adaletin gecikmesi, bir mahkemenin kararının verilmesinde gecikilmesi

DELAY OF PAY : English Turkish

ödemede gecikme, ücretlerin ödenmesinde gecikilmesi, maaş ödemelerinin ertelenmesi

DELAY OF SENTENCE : English Turkish

cezanın gecikmesi, bir mahkemenin karar vermeyi ertelemesi

DELAYED : English Turkish

adj. gecikme, ertelenmiş, gecikmiş, gecikmeli, geciktirmeli, rötarlı, oyalama

DELAYED ACTION : English Turkish

ertelenen eylem, oyalama harekâtı

DELAYED ACTION BOMB : English Turkish

isabetten bir süre sonra patlayan bomba, tavikli bomba

DELAYED DESTRUCT : English Turkish

gecikmiş patlama, çarpışmayla birlikte gerçekleşmeyen patlama

DELAYED JUDGEMENT : English Turkish

gecikmiş yargılama, geciken yargılama, ertelenmiş yargılama, daha sonraki bir tarihe ertelenen yargılama

DELAYED JUSTICE : English Turkish

geciken adalet, gecikmiş adalet, hemen yerine getirilmeyen adalet

DELAYER : English Turkish

n. geciktiren, erteleyen, aylak aylak davranan; engel, mani, ayak bağı

DELAYING : English Turkish

adj. gecikmeyle ilgili, gecikmeye özgü, geciktirme, erteleme, öteleme

DELAYING ACTION : English Turkish

erteleyen işleme veya performans; düşman kuvvetlerinin ilerleyişini yavaşlatma amaçlı savaş stratejisi

DELAYING-ACTION LINE : English Turkish

yavaşlatma hattı, hareket geciktirme hattı, hız kırma hattı, ilerleme yavaşlatma hattı, savunma hattı, düşman kuvvetlerinin ilerlemesini geciktirmek amacıyla tasarlanmış takviyelendirmeler ve engellemeler sistemi

DELE : English Turkish

interj. sil, boz

DELE : English Turkish

v. silmek [dakt.], silme işareti

DELEAD : English Turkish

v. kurşunsuzlaştırmak, bir metalden kurşunu kaldırmak