English To Turkish
DISSIMULATE : English Turkish
v. duygularını gizlemek; belli etmemek, başka türlü göstermek, taslamak; iki yüzlülük yapmak
DISSIMULATION : English Turkish
n. gizleme; duygularını saklama; iki yüzlülük, rol yapma; hastalığını gizleme; örtbas etme
DISSIMULATOR : English Turkish
n. iki yüzlü, asıl asıl amaçlarını gizleyen kimse, sahte veya yanıltıcı bir şekilde davranan kimse, riyakâr
DISSIPATE : English Turkish
v. dağıtmak, yaymak; boşa harcamak, çarçur etmek; gidermek, yok etmek
DISSIPATE TENSION : English Turkish
gerginliği gidermek, gerginliği dağıtmak, endişe ve kuruntuyu yatıştırmak
DISSIPATED : English Turkish
adj. dağılmış; çarçur edilmiş; sefahat düşkünü, harcanmış; ayyaş
DISSIPATED THE FEELING : English Turkish
duyguyu giderdi, duyguyu defetti, duyguyu dağıttı
DISSIPATER : English Turkish
n. savurgan kimse, müsrif kimse, israfça harcama yapan kimse, savurganca eğlenceye düşkün kimse
DISSIPATION : English Turkish
n. dağıtma, yayma, israf, giderme; çapkınlık; sefahat; aşırılık; enerji yitimi
DISSIPATION OF ENERGY : English Turkish
enerji harcanması, enerji hebası, enerjinin boşa gitmesi, enerji israfı
DISSIPATOR : English Turkish
n. müsrif, har vurup harman savuran kimse, gereksiz işler yapan kimse, gereksizce harcamalar yapan kimse
DISSOCIABLE : English Turkish
adj. bölünebilir, birbirinden ayrılabilir
DISSOCIAL : English Turkish
adj. asosyal, çekingen
DISSOCIATE : English Turkish
v. ayırmak; ayrı olarak düşünmek; ayrıştırmak, ayrışmak, birbirinden ayrılmak
DISSOCIATE ONESELF FROM : English Turkish
ilgisini kesmek, uzak durmak
DISSOCIATION : English Turkish
n. ayırma, ayrılma, ayrışma, çözünme; kişilik çözünmesi sonucu çıkan savunma mekanizması
DISSOCIATIVE : English Turkish
adj. çözülme ile ilgili, ayrışma ile ilgili, ayrılma ile ilgili, parçalanmaya özgü; bilincin birbirinden bağımsız parçalara ayrılması ile ilgili (Psikiyatri)
DISSOCIATIVE IDENTITY DISORDER : English Turkish
n. Kimlik Çözülmesi Rahatsızlığı, (Psikoloji) DID,çoklu kişilik, bölünmüş kişilik, birinin en az iki farklı ve bağımsız birey olduğuna inanan bir rahatsızlık
DISSOLUBILITY : English Turkish
n. erirlik, çözülebilirlik, ayrılabilirlik, feshetme
DISSOLUBLE : English Turkish
adj. erir, eritilebilir, feshedilebilir
DISSOLUTE : English Turkish
adj. ahlaksız; sefahat düşkünü, uçarı; çapkın, hovarda
DISSOLUTELY : English Turkish
adv. ahlaksız bir şekilde, uçarı bir şekilde, baştan çıkaran bir şekilde, bozulmuş bir şekilde
DISSOLUTENESS : English Turkish
n. ahlaksızlık, hovardalık, çapkınlık, sefahat
DISSOLUTION : English Turkish
n. bozma, bozulma, dağılma; sarsılma; yok olma, ölüm; eritme, çözünme; iptal, feshetme, fesih, tasfiye
DISSOLUTION OF THE KNESSET : English Turkish
Knesset'in (İsrail'in tek meclisli parlamentosunun) bir oturumunun sona ermesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani