English To Turkish
DISSOLUTION RIGHT : English Turkish
feshetme hakkı, iptal hakkı, teminatlı bir alacaklının bir kimsenin varlıklarını feshetme hakkı
DISSOLUTIVE : English Turkish
adj. ayrılmaya neden olan, ayırıcı, parçalara ayırıcı
DISSOLVABILITY : English Turkish
n. çözünürlük, çözünebilme, eriyebilirlik; parçalara bölünebilir, ayrılabilme
DISSOLVABLE : English Turkish
adj. erir, feshedilebilir
DISSOLVE : English Turkish
v. eritmek, erimek; yok etmek, yok olmak, sona erdirmek; kontrolunü kaybetmek, feshetmek, dağıtmak, dağılmak; bozmak; halletmek, aydınlatmak
DISSOLVE : English Turkish
n. birbirine karışan görüntü
DISSOLVE IN TEARS : English Turkish
v. gözünden yaşlar boşanmak
DISSOLVE INTO THIN AIR : English Turkish
kayıplara karışmak, yer yarılıp içine girmek, ortadan kaybolmak
DISSOLVE ITSELF : English Turkish
kendi kendini dağıtmak, ayrılmak, saçılmak, kendi kendini bölmek; sıvılaşmak, sıvışa dönüşmek
DISSOLVE MARRIAGE : English Turkish
evliliği sona erdirmek, evliliği sonlandırmak
DISSOLVE PARLIAMENT : English Turkish
parlamento oturumunu sona erdirmek, parlamento oturumunu sonlandırmak
DISSOLVE THE HOUSE : English Turkish
parlamentoyu dağıtmak, parlamentoyu feshetmek
DISSOLVED : English Turkish
adj. çözünmüş, erimiş; ortadan kaybolmuş; dağılmış, dağıtılmış, parçalarına ayrılmış
DISSOLVED THE GOVERNMENT : English Turkish
hükümeti feshetti, hükümeti dağıttı
DISSOLVENT : English Turkish
adj. eritici, çözücü
DISSOLVENT : English Turkish
n. eritici madde
DISSOLVING : English Turkish
adj. eriyen, dağılan, çözülen; sıvıya dönüşen, sıvılaşan; parçalarına ayrılan, parçalarına bölünen, parçalanan
DISSOLVING TISSUE : English Turkish
eriten doku, eritme dokusu, eriyen doku
DISSONANCE : English Turkish
n. akortsuzluk, ahenksizlik, uyumsuzluk
DISSONANT : English Turkish
adj. akortsuz, uyumsuz, ahenksiz
DISSONANTLY : English Turkish
adv. uyumsuz bir şekilde, ahenksiz bir şekilde, melodisiz bir şekilde; saçma bir şekilde, aykırı bir şekilde
DISSUADABLE : English Turkish
adj. vazgeçirilebilir, caydırılabilir, engellenebilir
DISSUADE : English Turkish
v. vazgeçirmek, caydırmak, aklını çelmek, kandırmak
DISSUADE FROM : English Turkish
-den vazgeçirmek,
den caydırmak,
sını engellemek
DISSUADER : English Turkish
n. vazgeçiren, caydıran, engelleyen, cesaret kıran
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani