Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DELETERIOUS : English Turkish

adj. zararlı, sağlığa zararlı

DELETERIOUSLY : English Turkish

adv. zarar verici bir şekilde, zararlı bir şekilde

DELETERIOUSNESS : English Turkish

n. zararlılık, zararlı olma durumu, zarar verme durumu

DELETING A FILE : English Turkish

ir dosyayı silme, bir dosyayı bilgisayardan kaldırma

DELETION : English Turkish

n. silip çıkarma, silme, yazıdan çıkarılan parça

DELF : English Turkish

n. hollanda porseleni

DELFT : English Turkish

n. Hollanda porseleni

DELFT : English Turkish

n. delft çömleği, geleneksel olarak mavi ve beyaz cila ile süslenmiş olan bir toprak çömlek türü (Hollanda'da yapılır)

DELFTWARE : English Turkish

n. delft çömleği, geleneksel olarak mavi ve beyaz cila ile süslenmiş olan bir toprak çömlek türü (Hollanda'da yapılır)

DELHI : English Turkish

n. Hindistan'ın başkenti

DELHI BELLY : English Turkish

n. Delhi göbekli, (Argo) ishal, amel

DELI : English Turkish

n. hazır yemek ve salata dükkânı, hazır yemek, mezeci dükkânı; mezeler, meze, soğuk meze; şarküteri

DELI MEATS : English Turkish

n. hazır et, pişirilmiş et, (Kanada & ABD) soğuk hazır et, pişirilmiş hazır soğuk et (salam hindi ciğer salamı jambon vs gibi), şarküteri

DELIBERATE : English Turkish

v. düşünmek, danışmak, üzerinde tartışmak; tartmak

DELIBERATE : English Turkish

adj. planlanmış, kasıtlı, kasti, tasarlanmış, tedbirli; ağır, emin

DELIBERATE ATTACK : English Turkish

planlı saldırı, kasti saldırı, amaçlanmış saldırı, tasarlanmış saldırı

DELIBERATE PLANNING : English Turkish

amaçlı planlama, tasarlanmış plan, ince düşünülüp hazırlanmış plan

DELIBERATELY : English Turkish

adv. kasten, kasıtlı olarak, tasarlayarak

DELIBERATENESS : English Turkish

n. kasıt, tedbirlilik, dikkatlilik

DELIBERATION : English Turkish

n. üzerinde düşünme, kafa yorma (Argo), danışma; tedbirli olma, ihtiyat

DISSIMILARITY : English Turkish

n. farklılık, benzeşmezlik, ayrılık

DISSIMILARLY : English Turkish

adv. farklı bir şekilde, benzeşmeyerek, birbirine benzemeyen bir şekilde

DISSIMILATE : English Turkish

v. farklı yapmak, farklı olmak, farklılaşmak, farklılaştırmak; farklı sesler çıkarmak; bir kelimede birbiriyle ilgili iki sesi atlamak (Sesbilim)

DISSIMILATION : English Turkish

n. bir kelimede birbiriyle ilgili iki sesi atlamak (Sesbilim)

DISSIMILITUDE : English Turkish

n. başkalık, fark, benzeşmeme