English To Turkish
COMPART : English Turkish
v. parçalara bölmek, bir kez daha bölmek, bir bütünün parçasını daha küçük bölmelere ayırmak; altbölümlere ayırmak
COMPARTMENT : English Turkish
n. bölüm, kısım; kompartıman; bölme; göz
COMPARTMENTAL : English Turkish
adj. bölme ile ilgili, şubeye ait; bölgesel, kısımlara ayrılmış; kompartımana ait veya ilgili
COMPARTMENTALISATION : English Turkish
n. bölmelere ayırma, kısımlara ayırma; farklı konular veya sorunlar arasında ayırım yapma; (Psikoloji) beynin belirli bölgelerinde işlevler ayrımı (ayrıca compartmentalization)
COMPARTMENTALISE : English Turkish
v. bölmelere ayırmak, bölümlere ayırmak, parçalara ayırmak, değişik bölümlere yerleştirmek (ayrıca compartmentalize)
COMPARTMENTALIZATION : English Turkish
n. bölmelere ayırma, kısımlara ayırma; farklı konular veya sorunlar arasında ayırım yapma; (Psikoloji) beynin belirli bölgelerinde işlevler ayrımı (ayrıca compartmentalisation)
COMPARTMENTALIZE : English Turkish
v. bölümlere ayırmak
COMPARTMENTALLY : English Turkish
adv. bölme ile ilgili olarak, bölümlere ayrılmış durumda veya biçimde
COMPARTMENTED : English Turkish
adj. bölümlere ayrılmış, parçalara ayrılmış, kısımlara bölünmüş
COMPASS : English Turkish
n. pusula; çevre, alan, kapsam; menzil, erim, sınır; kavramak, kuşatmak
COMPASS : English Turkish
v. erişmek, başarmak, anlamak; gizli plan kurmak; kuşatmak, sarmak, kapsamak
COMPASS BEARING : English Turkish
pusula yönü
COMPASS CARD : English Turkish
pusula kartı, rüzgar gülü, gemici pusulası ibresine ekli olan yön gösteren derecelerin işaretlenmiş olduğu daire biçimindeki kart
COMPASS ERROR : English Turkish
pusula hatası, pusulanın hatalı çalışmasının neden olduğu manyetik kuzey tam yönü ile ilgili hatalı yönlendirme
COMPASS NEEDLE : English Turkish
n. pusula ibresi
COMPASS ROSE : English Turkish
üzgâr gülü
COMPASS SAW : English Turkish
n. kıl testere
COMPASS WINDOW : English Turkish
yuvarlak kemerli pencere
COMPASSES : English Turkish
n. pergel
COMPASSION : English Turkish
n. merhamet, sevgi, acıma, sevecenlik, şefkât
COMPASSIONATE : English Turkish
adj. merhametli, şefkâtli, sevecen
COMPASSIONATE ALLOWANCE : English Turkish
nafaka
COMPASSIONATE LEAVE : English Turkish
n. mazeret izni, felâket izni
COMPASSIONATELY : English Turkish
adv. acıyarak, merhametli bir şekilde, anlayışlı bir şekilde
COMPASSIONATENESS : English Turkish
n. şefkatlilik, merhametlilik, merhametli olma durumu, halden anlayan olma durumu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani