Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
COMPENDIUM : English Turkish

n. kısaltma, özet, inceleme

COMPENSABILITY : English Turkish

n. tazmin edilebilme, düzeltilebilme, telafi edilebilme

COMPENSABLE : English Turkish

adj. telafi edilir, karşılığı verilebilir, geri ödenebilir

COMPENSATE : English Turkish

v. karşılamak; telâfi etmek, eşitlemek, denklemek; tazmin etmek; yerini tutmak, denkleşmek

COMPENSATE ONESELF FOR : English Turkish

v. acısını çıkarmak

COMPENSATING : English Turkish

adj. telafi edici, tazmin edici; yapmaya değer; karşılığını veren; hakkını veren

COMPENSATINGLY : English Turkish

adv. tazmin ederek, zararını karşılayacak şekilde, telafi edecek şekilde

COMPENSATION : English Turkish

n. telâfi; karşılama, taviz, tazmin, tazminat; bedel, ödün, maaş

COMPENSATION FUND : English Turkish

telafi fonu, bir işletmenin tazminat ödemeleri yapmak için devam ettirdiği tasarruf hesabı

COMPENSATION INTEREST : English Turkish

zararları karşılayan faiz, zararlar için faiz oranı (hasar boyutunu hesaplandıktan sonra ödenen)

COMPENSATION PRINCIPLE : English Turkish

tazminat prensibi, nüfusun bir kısmı için yararlı ise ve sonucu olan zararları sağlarsa çekici olan ekonomi politikası teorisi

COMPENSATION RESERVE : English Turkish

tazminat karşılığı, tazminat ödemeleri için ayrılmış olan para kaynakları

COMPENSATIVE : English Turkish

adj. telâfi edici

COMPENSATIVELY : English Turkish

adv. telafi edici bir şekilde, tazmin edici bir şekilde

COMPENSATOR : English Turkish

n. düzenleyici, denkleme transformatoru

COMPENSATORY : English Turkish

adj. telâfi edici

COMPENSATORY PAYMENTS : English Turkish

telafi edici ödemeler, masrafını karşılayan ödemeler, geri ödeme, bedel, zararı karşılama, tazminat

COMPERE : English Turkish

n. eğlence programı sunucusu

COMPERE : English Turkish

v. sunuculuk yapmak, eğlence programı sunmak

COMPETE : English Turkish

v. yarışmak, çekişmek, rekabet etmek, mücâdele etmek

COMPETE WITH : English Turkish

v. boy ölçüşmek, aşık atmak

COMPETE WITH SOMEONE FOR : English Turkish

iri ile bir şey için yarışmak, biri ile bir şey için rekabet etmek, için yarışmak,
için biriyle mücadele etmek

COMPETED AGAINST HIM : English Turkish

onunla rekabete girdi, onunla yarış içindeydi

COMPETENCE : English Turkish

n. yetenek; yeterlik, ehliyet, yetki, geçinip gidecek kadar gelir

COMPETENCY : English Turkish

n. yetenek; yeterlik, ehliyet, yetki, geçinip gidecek kadar gelir