English To Turkish
COMPRESSOR : English Turkish
n. kompresör, sıvı yada gaz sıkıştırma aleti; ıslak bez; kompres, büzgen, dairesel sıkıştırıcı kas
COMPRISE : English Turkish
v. kapsamak, içermek, içine almak, ihtiva etmek; oluşmak
COMPROMISABLE : English Turkish
adj. anlaşmaya varılabilir, üzerinde anlaşılabilir, halledilebilir
COMPROMISE : English Turkish
n. uzlaşma, uyuşma, ödün, taviz, ödün vererek anlaşmaya varma
COMPROMISE : English Turkish
v. uzlaştırmak, ara bulmak, uzlaşmak, anlaşmak, gölge düşürmek, riske atmak
COMPROMISE A VALUE : English Turkish
ir değerden ödün vermek, bir kimseni inandığı bir şeyin bir kısmından vazgeçmek
COMPROMISE AGREEMENT : English Turkish
uzlaşma anlaşması, iki tarafın da bazı isteklerini içeren anlaşma, barıştırıcı anlaşma
COMPROMISE ONESELF : English Turkish
kendini riske atmak, riske girmek, kendini tehlikeye atmak
COMPROMISED : English Turkish
adj. gizliliği ihlal edilmiş, karşılıklı ödünler vererek anlaşmaya varılan; optimal bir şekilde çalışamayan
COMPROMISED COMPUTER : English Turkish
n. gizliliği ihlal edilmiş bilgisayar, heklenmiş bilgisayar, çatlak kimseler tarafından kötü niyetle heklenmiş olan bilgisayar, heklenmiş olan ve optimal bir şekilde çalışamayan bilgisayar
COMPROMISER : English Turkish
n. uzlaştıran kimse, bir anlaşmazlığı halletmek için ödün veren kimse
COMPROVINCIAL : English Turkish
adj. comprovincial, aynı vilayete ait veya ilgili olan
COMPTOMETER : English Turkish
n. mekanik hesap makinesi, hesap yapan makine, hesap makinesi
COMPTON : English Turkish
n. bir soyadı; Arthur Holly Compton (
1962), Amerikalı bir fizikçi, 1927 yılı Nobel Fizik Ödülü sahibi; Karl Taylor Compton (
1954), Amerikalı bir fizikçi; California'da (ABD) şehir
COMPTROLLER : English Turkish
n. kontrolör, denetçi, sayman
COMPTROLLER GENERAL : English Turkish
n. sayıştay başkanı
COMPULSION : English Turkish
n. zorlama, baskı, mecburiyet, yükümlülük, dürtü
COMPULSIVE : English Turkish
adj. zorlayıcı, dürtü etkisiyle yapılan
COMPULSIVE COLLECTOR : English Turkish
kompülsif koleksiyoncu, obsesif koleksiyoncu, bağımlı koleksiyoncu, eşya koleksiyonu yapmaya azimli olan
COMPULSIVE EATER : English Turkish
kompülsif yiyici, yemek yeme bağımlısı olan kimse, yemeği saplantı haline getirmiş kimse
COMPULSIVE GAMBLER : English Turkish
kumar tutkunu, kontrol edilemez bir şekilde kumar oynayan kimse, kumar oynama ihtiyacı duyan kimse
COMPULSIVE GAMBLING : English Turkish
patolojik kumar oynama, psikolojik ihtiyaç nedeniyle kumar oynama, saplantı haline gelmiş olan kumar oynama
COMPULSIVE LIAR : English Turkish
iflah olmaz yalancı, psikolojik ihtiyaç nedeniyle yalan söyleyen kimse, saplantı haline gelmiş yalan söyleyen kimse
COMPULSIVELY : English Turkish
adv. zorlayıcı olarak, dürtü etkisiyle
COMPULSIVENESS : English Turkish
n. dürtü etkisiyle yapılan bir şey, düşünceler ve dürtülerle kontrol edilme niteliği
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani