Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
COMPOSEDLY : English Turkish

adv. sakin, kendi halinde

COMPOSEDNESS : English Turkish

n. sakinlik

COMPOSER : English Turkish

n. besteci, kompozitör, yazar, yaratıcı

COMPOSERS AND AUTHORS SOCIETY : English Turkish

Besteciler ve Yazarlar Toplumu, İsrailli besteci ve şairleri destekleşen bir teşkilat

COMPOSING : English Turkish

adj. rahatlatıcı, yatıştırıcı, dizgi ile ilgili, dizgi

COMPOSING ROOM : English Turkish

dizgi odası

COMPOSING STICK : English Turkish

kumpas, dizgi harf yatağı

COMPOSITAE : English Turkish

n. bileşikgiller, tek büyük bir çiçekmiş gibi görünen ama aslında küçük çiçekler kümesi şeklinde çiçekler açan bir bitki

COMPOSITE : English Turkish

n. alaşım, bileşikgillerden bitki

COMPOSITE : English Turkish

adj. bileşik, karma, karışık, bileşikgillerden olan [bot.]

COMPOSITE MATERIALS : English Turkish

ileşik malzemeler, değişik parçalardan oluşan malzemeler

COMPOSITE NUMBER : English Turkish

n. bileşik sayı, (Matematik) kendisine ve 1 sayısının dışında başka sayıya tam olarak bölünebilen sayı

COMPOSITE PHOTOGRAPH : English Turkish

n. değişik fotoğrafların bileşimi resim

COMPOSITELY : English Turkish

adv. birleşik bir şekilde, karışık ya da bileşik bir biçimde

COMPOSITION : English Turkish

n. kompozisyon, derleme, tertip, bileştirme, bileşim, beste, yapıt, nitelik, yapı, eserdeki düzeltme, dizgi; anlaşma

COMPOSITION OF THE COURT : English Turkish

mahkemenin teşekkülü, mahkemenin yapısı, mahkemenin düzeni

COMPOSITIVE : English Turkish

adj. karışmış, birleştirilmiş, sentetik

COMPOSITOR : English Turkish

n. dizgici

COMPOST : English Turkish

n. organik gübre, bitki artıklarının çürümesiyle oluşan gübre

COMPOST : English Turkish

v. gübrelemek

COMPOSTING : English Turkish

n. kompostlama, organik materyal depolama ve onu gübre olarak kullanma eylemi

COMPOSURE : English Turkish

n. sakinlik, dinginlik, huzur, rahat

COMPOTE : English Turkish

n. komposto, hoşaf

COMPOUND : English Turkish

n. bileşik, bileşim, alaşım, karıştırma, karıştırılma, bileşik kelime, ağıl, mandıra, duvarla çevrili binalar topluluğu

COMPOUND : English Turkish

v. birleştirmek, artırmak, çözmek, halletmek, taksitle ödemek, örtbas etmek, takipten vazgeçmek, anlaşmak, uzlaşmak